Suriye’de çikan iç savastan sonra ülkemize dört milyondan fazla siginmaci gelmistir. Çesitli mesleklere sahip olan bu insanlar çalisma hayatina atilip, yasamini sürdürecek kazanç elde etmek için ugras vermektedirler. Bu insanlarin siginmaci olmalari onlari pek çok sorunla karsi karsiya birakmistir. Bu sorunlardan biri belki de en önemlisi emeklerinin karsiligini alamamalaridir. Örnegin Kilis’te yasanilan sorunlar baglaminda konu aslinda nitel-nicel arastirma yönteminin arastirma teknigine uygun olarak tartisilabilir. Kilis’te sosyal hayatin içinde yer alan insanlar ayni zamanda çalisma hayatina da katilmislardir. Fakat çalisma hayatinda yerli çalisanla ayni isi yapmalarina ragmen ayni ücreti alamamaktadirlar. Çalisma saatleri de çok uzundur. Ayrica sosyal güvenlik açisindan da benzer sorunlar yasanmaktadir. Ama öte yandan da “Suriyeli siginmacilar yüzünden isini kaybettigine inanan” yerli halkta tepki ve nefret sorunu da olusmustur.

Betimsel ve iliskisel bir çalisma olarak hazirlanan bu arastirmanin amaci, ‘’Survivor’’ özelinde, televizyon yarisma programlarinin, liseli ögrencilerin kimlik gelisimi ve sosyallesme sürecine etkilerini çesitli degiskenler açisindan incelemektir. Bu degiskenler içerisinde yer alan “izleme sikligi” kategorik bir degisken olup, seçenekleri “çok sik, sik, orta düzeyde, az, çok az” seklindedir. Yarisma programlarinin etkisi ise ‘’Televizyon yarisma programlarindaki karakter(ler)in yerinde olmak isteme; begenme veya yerinde olmak istememe; begenmeme”, yarisma programlarina katilmak isteme veya istememe, yarisma programlarina SMS ile katilim saglama ya da saglamama seklinde ifade edilmistir. Uygulanan ankette izlenilen yarisma programlari listesinden en az birini tercih eden ögrenciler, yarisma programlarinin çocuk egitimi açisindan olumlu model olusturmadigini(%63,8, P= 0,001=0,001 **), yarisma programlarinda kendisine benzemek istedigi kisi ya da kisiler bulunmadigini(%80,9, p=0,005=0,005 **), yarisma programlarinda yansitilan kadin erkek rollerinin gerçek hayattakine benzer özellikler göstermedigini(%21,3, X²= 60,513), televizyonu bir eglence araci olarak(%39,1) görmek gerektigini ifade etmislerdir. Yarisma programlarinda yer alan tiplemeleri kendisine model alan gençlerin bu davranis kalibi yasa, cinsiyete, ailedeki birey sayisina, gelir düzeyine, ebeveynin egitim düzeyine ve okulun bulundugu çevreye göre farklilasmaktadir. Yasi küçük olanlar büyük olanlara göre; erkek ögrenciler kiz ögrencilere göre; ailede üye sayisi fazla olanlar az olanlara göre; aile gelir düzeyi düsük olan yüksek olanlara göre; ebeveyn egitimi düsük olanlar yüksek olanlara göre ve kent çevresi okullarinda yer alanlar kent merkezindekilere göre daha fazla oranlarda model alma davranisinda bulunmaktadirlar

Bu çalismada sporun cinsiyet algisi üzerindeki etkileri genel konusu dahilinde güres sporunun bireysel ve toplumsal anlamda cinsiyet algisi üzerindeki etkileri incelenmektedir. Arastirma kapsaminda, Likert ölçegine göre olusturulan bir anket formu kullanilmistir. 2016-2017 döneminde Istanbul’da bulunan güres salonlarinda antrenman yapan 270 güresçi, tesadüfi örneklem yoluyla arastirmaya dahil edilmistir. Örneklemin anket formunda yer alan sorulara verdikleri yanitlar AMOS programinda güvenilirlik, geçerlilik ve dogrulayici analize tabi tutulmustur. Arastirma sonucunda güresçilerin güres sporu üzerinden kurguladiklari ve yasantilarina dâhil ettikleri; “Geleneksel Toplumsal Cinsiyet Algilari” ile “Esitlikçi Toplumsal Cinsiyet Algilari” arasinda istatistiksel olarak anlamli ve pozitif yönlü bir iliski oldugu anlasilmistir. Baska bir deyisle güresçiler, geleneksel rolleri çerçevesinde tanimladiklari erkeklik algilarini güres sporu üzerinden pekistirmekte ve bu algilari, hayatlarinin her alaninda baskin olarak görülmektedir.