RUH SAGLIGI OKURYAZARLIGI | Author : Saniye Göktas, Burhanettin Isikli, Selma Metintas | Abstract | Full Text | Abstract :Saglik okuryazarligi, bireylerin saglikla ilgili bilgilere erisme, anlama ve kullanma gücünü belirleyen, bilissel ve sosyal beceriler olarak tanimlanan sagligin en önemli sosyal belirleyicilerinden biridir. Ruh sagligi okuryazarligi (RSOY), saglik okuryazarliginin halen gelismekte olan bir komponentidir. RSOY “Ruh sagligi bozukluklarini tanima, yönetme ve önlemeye yönelik bilgi ve inanç” olarak tanimlanmaktadir. RSOY düzeyi, bireylerin ve toplumun ruh sagligi üzerinde belirleyici rol oynamaktadir. RSOY kavraminin gündeme getirilme amaci ihmal edilen bir konuya dikkat çekmektir. Ruh sagligi bozukluklari yaygin oldugundan, bireylerin kendileri veya yakinlarinda bu hastaliklarla ilgili olagan veya acil bir
durumla karsilasma olasiligi yüksektir. RSOY seviyesi arttikça, bireylerde, ruh sagligi bozuklugu belirtilerinin farkinda olma durumu ve uygun tedavi kaynaklarini dogru kullanma davranislari artmaktadir. RSOY düzeyinin artisi, ruh sagligi hakkindaki bilgi ve tutumun yani sira, ruh sagligi bozuklugu olan kisilere yönelik davranislari da iyilestirir ve damgalamayi azaltir. RSOY düzeyi ve ruh sagligi ile ilgili saglik çiktilari arasindaki iliskiden sorumlu mekanizmalari anlamak, ruh sagligi bozukluklari için yapilacak müdahaleler açisindan kritik önem tasimaktadir. Ruh sagligi okuryazarligini artirmaya yönelik egitim programlarinin, saglik ile ilgili ve sosyal çiktilari daha iyi hale getirecegi, bu sekilde de hastalik yükünü azaltacagi bildirilmektedir. RSOY kavrami ülkemiz için çok yeni bir kavram olup, bu konuyla ilgili arastirma eksigi vardir. Toplumun ruh sagligi hakkindaki bilgi, inanç, tutumunun ne seviyede ve hangi yönde oldugunun belirlenmesi ve izlenmesi için ülkemizde bu konuya yönelik arastirmalarin yapilmasi faydali olacaktir. Sonrasinda bireylerin belirlenen ruh sagligi okuryazarligi seviyesine, yasina, cinsine, yasadigi yere özel müdahaleler yapilarak bireylerin ve dolayisi ile toplumun ruh sagligi okuryazarliginin arttirilmasi saglanacak böylece kisilerin, kendilerinin ve yakinlarinin ruh sagligini daha iyi yönetmesi mümkün olabilecektir.
Anahtar sözcükler: Ruh sagligi okuryazarligi, Ruh sagligi, Saglik okuryazarligi, Damgalama, RSOY
MENTAL HEALTH LITERACY
Health literacy is one of the most important social determinants of health, defined as cognitive and social skills, which determine the individuals ability to access, understand and use healthrelated information. Mental health literacy (MHL) is a component of health literacy and it is still developing. MHL is defined as "knowledge and belief in recognizing, managing and preventing mental disorders". The level of mental health literacy plays decisive role in the mental health of individuals and the community. The concept of mental health literacy is to draw attention to a subject that has been neglected for the sake of bringing to the agenda. As mental health disorders are prevalent, individuals are likely to encounter an ordinary or urgent situation with themselves or their relatives with these diseases. As the level of mental health literacy increases, behaviors such as awareness of mental health disorders and proper use of appropriate treatment resources increase in individuals. Improvement of mental health literacy improves the knowledge and attitudes about mental health as well as improves mental health behavior and reduces stigmatization. Understanding the responsible mechanisms between mental health literacy and mental health related health outcomes is critical to the interventions for mental health disorders. Educational programs aimed at increasing mental health literacy are reported to improve health and social outcomes, thus reducing the burden of illness. The concept of mental health literacy is a very new concept for our country and there is a lack of research on this subject. It will be useful to conduct research into this issue in our country to determine and monitor the level of knowledge, beliefs and attitudes about the mental health of the community. After that, by interventions from a public health point of view to increase mental health literacy for individuals and the community by the level of mental health literacy level, age, gender, will enable people to better manage their mental health for themselves and their relatives.
Keywords: Mental health literacy, Mental health, Health literacy, Stigmatization, MHL
|
| ISTANBUL ILINDE ÜÇ HASTANEDE AYAKTAN IZLENEN TIP II DIYABETIK HASTALARDA GLISEMIK KONTROLÜN MALIYET ETKINLIGININ DEGERLENDIRILMESI | Author : Muhammed Fatih Önsüz, Ahmet Topuzoglu | Abstract | Full Text | Abstract :Diyabet gittikçe artan maliyete sahip bir kronik hastaliktir. Diyabetin kontrol ve tedavisinde en önemli hedef ise glisemik kontroldür. Arastirmanin amaci; Istanbul’da hizmet veren üç ayri hastanede ayaktan izlenen tip II diyabetik hastalarda glisemik kontrol için kullanilan tedavilerin maliyet etkililiginin degerlendirilmesidir. Arastirma, Istanbul’da devlet, üniversite ve özel olmak üzere üç ayri hastaneye kontrol için basvuran en az alti aylik tanili 392 tip II diyabet hastasi ile yürütülmüs bir maliyet-etkililik arastirmasi idi. Veriler, arastirmacilar tarafindan hazirlanan iki bölümden olusan bir anket formu uygulanarak toplandi. Maliyet etkililik analizinde her hastane için alinan tedavi türüne göre toplam maliyet ve etkililik hesaplandi. Istatistiksel analizler SPSS paket programinda tanimlayici istatistikler ve X2 testi kullanilarak degerlendirildi. Degiskenlerin birlikte glisemik kontrolün toplam maliyetinin ne kadarini açikladigini belirlemek amaciyla çoklu regresyon analizi kullanildi. Arastirmaya katilan hastalarin %59.2’sinin HgbA1c düzeyleri normaldi ve hastaneler arasinda hastalarin HgbA1c düzeyleri açisindan istatistiksel olarak anlamli fark bulundu (p<0.001). Çoklu regresyon analizinde; basvurulan hastane, hastaligin süresi, alinan tedavi türü, hastanin BKI ve HgbA1c degeri glisemik kontrolün toplam maliyetini arttiran faktörler olarak, diyet listesini uygulama durumu ise maliyeti azaltan faktör tespit edildi. Ayrica analiz sonucunda basvurulan hastane göreli olarak en önemli degisken olarak bulundu. Oral antidiyabetik (OD) tedavi için ise, üniversite hastanesi maliyet etkililik açisindan maliyeti düsük ve etkililigi yüksek olarak bulundu ve maliyet-etkililik analizinde kabul sonucu saptandi. Tip II diyabetik hastalardaki tedavilerin etkinligi ve maliyeti her üç hastanedeki poliklinik uygulamalari açisindan karsilastirilmis ve farkli bulunmustur.
Anahtar Kelimeler: Diabetes mellitus, Hastane, Maliyet, Maliyet etkililik
THE COST EFFECTIVENESS OF GLYCEMIC CONTROL IN TYPE II DIABETIC
PATIENTS UNDER FOLLOW-UP IN THREE HOSPITALS IN ISTANBUL
Abstract:
Diabetes mellitus is a chronic disease with increasing health costs. The major target in the control and treatment of diabetes is the glycemic control. The aim of this study was to evaluate the cost-effectiveness of glycemic control in type II diabetic patients under follow-up in three hospitals in Istanbul. This is a cost-effectiveness study conducted on 392 patients with a diagnosis of type II diabetes for at least 6 months who were under follow-up in a total of three
state, university and private hospitals in Istanbul. Data were collected by using a two-section questionnaire form prepared by the researchers. Cost-effectiveness is analyzed by calculating the total cost and effectiveness by the treatment method in each hospital. Statistical analysis was performed on SPSS package program and by using descriptive statistics and X2 test. Multiple regression analysis was used to determine whether the variables can explain the total
cost of glycemic control. The HbA1c level was normal in 59.2% of the participants and differed significantly between the patients from different hospitals (p<0.001). Multiple regression analysis revealed the factors increasing the cost as the hospital admitted, disease duration, treatment type, BMI and HBA1c level, while the factor decreasing the cost was compliance to the diet list. Importantly, the relatively most significant variable was the hospital admitted. For the treatment with oral antidiabetics (OD), university hospitals had the least cost and highest effectiveness with an acceptable cost-effectiveness. Effectiveness and cost of the therapy in Type II diabetic patients were compared and found to be different between the outpatient clinics in three hospitals.
Key words: Diabetes mellitus, Hospital, Cost, Cost-effectiveness |
| YASLILARDA YALNIZLIK ve YASAM KALITESI | Author : Cüneyt Çam, Emrah Atay, Burhanettin Isikli | Abstract | Full Text | Abstract :Yaslanma yasam evresinin sonuna yaklastikça her bireyin karsi karsiya kaldigi bedenin fonksiyonel kapasitesinde azalma ve islevlerde azalmayla karakterize durdurulmasi mümkün olmayan ve fiziksel, psikolojik, sosyal boyutlari ile degerlendirilmesi gereken bir süreç olarak tanimlanmaktadir. Dünyada 65 yas ve üzeri nüfus, 2010 yilinda 524 milyon (%8) olup, 2050 yilinda 1.5 milyar (%16) olmasi beklenmektedir. Türkiye’de ise 2012’de 5,7 milyon (%7.5) olan yasli nüfusun 2023’te 8,6 milyon (%10.2), 2050’de ise 19,5 milyon (%20.8) olacagi tahmin edilmektedir. Gerek dünya gerekse ülkemizdeki yasli nüfusta meydana gelen artis “yasli sagligi” ve bunun önemli bir bileseni olan ‘‘yaslilarda yasam kalitesi’’ kavramini oldukça önemli bir noktaya tasimaktadir. Bu durum birçok disiplinin yaslilik konusuna olan ilgisini arttirmakla birlikte yasli sagligini daha sik gündeme getirmektedir. Tüm dünyada giderek önem kazanan, yasli bireylerin saglikli ve basarili yaslanmalari, yasam kalitelerinin yükseltilmesi, toplumla bütünlesmeleri ve toplumla uyumlu olarak yasamalari konusundaki girisimler giderek artmaktadir. Basarili bir yaslanma modeli için üç özellik olarak hastalik ve sakatliktan kaçinma, yüksek fiziksel ve bilissel islevsel kapasitenin sürdürülmesi ve hayata aktif katilimin gerekli ön sartlar oldugu ileri sürülmüstür. Yaslilikta yasam kalitesi sorularina saglikla ilgili konular ve sorunlar egemen olmustur. Bu sebeple, yaslanan nüfusun maliyeti ve yasli bireylerin hizmetlere bagimli olmadan kendi kendilerine nasil bir hayat sürecegine dair endiselerde bedensel saglik sorunlari öncelikli olmustur. Halbuki özellikle yaslilarda ruhsal saglik sorunlari ayri bir öneme sahiptir. Bunlardan biri olan yalnizlik duygusu günümüzde nispeten üzerinde daha az durulan konulardan birisi olup yaslilarda sik görülmekte dogrudan ya da dolayli saglik çiktilarina neden olmaktadir. Bu bakimdan, kisinin sosyal iliski aginin, arzu ettiginden daha dar ya da daha az doyumlu algilamasina bagli yasanan bir duygu olarak ifade edilen yalnizlik da yakindan incelenmelidir.
Anahtar kelimeler: Yaslilik, Yalnizlik, Yasam kalitesi, Saglikli yaslanma
LONELINESS and QUALITY of LIFE IN ELDERLY
Abstract:
Aging is defined as a unstoppable process that in which an individual with a decrease in the functional capacity of the body, a reduction in functionalities and it has to be discussed with its physical, psychological and social dimensions. The population of 65 years and older people in the world is expected to be 524 million (8%) in 2010 and 1.5 billion (16%) in 2050. The elderly population in Turkey in 2023 is suggested to increase from 5.7 million to 8.6 million, while in 2050 is estimated to be 19.5 million. The increase in the elderly population in the world and our country highlights the "elderly health", "quality of life in old age". The initiatives like the healthy and successful aging of older people, the upgrading of their quality of life, their integration into society and their lives in harmony with society gains importance all over the world. Three prerequisites for a successful aging model are the avoidance of illness and disability, the maintenance of high physical and cognitive functional capacity, and active participation in life. Health-related problems especially physical problems dominate concerns about quality of life in old age. For this reason, the cost of the aging population and the anxieties about how an old person would live without being dependent on services have always been priorities. But there is a missing point that the mental health is also important when we talk about older people. Loneliness, which is a feeling that is felt due to the perceived lack of satisfaction of the social network is one of the important psychological problem and causes direct or indirect physical or other mental health outcomes. At present, the loneliness is a subject that not given importance enough and has to be evaluated carefully for elderly health.
Key words: Elderly, Loneliness, Quality of Life, Healthy ageing |
| IKI FARKLI GAITADA GIZLI KAN TESTININ GEÇERLILIK YÖNÜNDEN KARSILASTIRILMASI | Author : Burcu Isiktekin Atalay, Gülsüm Öztürk Emiral, Burhanettin Isikli, Ibrahim Özkan Alatas, Selma Metintas, Muhammed Fatih Önsüz | Abstract | Full Text | Abstract :Çalismanin amaci, sahada gizli kan tespiti için önerilen gaitada gizli kan testinin, referans bir gaitada gizli kan testi ile geçerlilik yönünden karsilastirilmasidir. Eskisehir Osmangazi Üniversitesi Tip Fakültesi Biyokimya laboratuvarina gönderilen gastrointestinal sistemde kanama süphesi olan hastalarin gaitalari üzerinde yapilan metadolojik bir çalismadir. Üniversite polikliniklerine basvuran hastalardan gastrointestinal sistemde kanama süphesi olan 101 hasta çalisma grubunu olusturdu. Her gaita numunesine sira ile sahada kullanilan immunokimyasal gaitada gizli kan testi, ardindan referans immunokimyasal gaitada gizli kan testi yapildi. Biyokimya laboratuvarinda kullanilan gaitada gizli kan testi referans test olarak kabul edildi. Sahada kullanilan gaitada gizli kan testi 12(%11.9) hastada pozitif iken, referans gaitada gizli kan testi ise 26(%25.7) hastada pozitifdir. Sahada kullanilan testte 89(%88.1) hasta negatif iken, referans gaitada gizli kan testinde 75(%74.2) hasta negatif idi. Iki test arasinda ileri derecede uyum bulundu (p< 0.001). Sahada kullanilan gaitada gizli kan testinin, referans gaitada gizli kan testine göre sensitivitesi %46, spesifitesi %100, pozitif prediktif deger %100 ve negatif prediktif deger ise %84 olarak hesaplandi. Çalismada sahada kullanilan gaitada gizli kan testinin spesifitesi yüksek ancak testin sensitivitesi düsük olarak hesaplandi. Taramalarda kullanilan testlerin hem duyarliliginin hem de özgüllügünün yüksek olmasi gerekmektedir. Gaitada gizli kan testinin degerlendirilmesi için genis örneklem gruplarinda çalisma tekrarina ihtiyaç vardir.
Anahtar kelimeler: Gaitada gizli kan testi, Metadolojik çalisma, Sensitivite, Spesifite, Tarama
COMPARE of VALIDITY of TWO DIFFERENT FAECAL OCCULT BLOOD TESTS
The aim of the study is to compare the validity of faecal occult blood test, with a reference faecal occult blood test. This study is a methodological study conducted on the patients’ gaita who had suspected bleeding in the gastrointestinal system which were sent to Biochemistry Laboratory of Eskisehir Osmangazi University Faculty of Medicine. A total of 101 outpatients who had suspected bleeding in the gastrointestinal tract were included in the study. Each gaita sample analyzed by a immunochemical faecal occult blood test used was performed, and then also analyzed by a reference immunochemical faecal occult blood test. The faecal occult blood test used in the biochemistry laboratory was accepted as a reference test. While 12 (11.9%) of the faecal occult blood test used in the screening was positive, 26 (25.7%) were found positive by the reference faecal occult blood test. While 89(88,1%) of the faecal occult blood test used in the screening was negative, in the reference faecal occult blood test, 75(74.2%) were negative. There was a good concordance between the two tests (p< 0.001). According to the faecal occult blood test in the reference, the sensitivity of the faecal occult blood test used in the screening was 46%, the specificity was 100%, positive predictive value was 100% and negative predictive value was 84%. In the study, the specificity of the faecal occult blood test used in the screening was high but the sensitivity of the test was low. The sensitivity and specificity of the tests used in the sceening should be high. There is a need to repeat studies in large sample groups to evaluate the faecal occult blood test
Keywords: Faecal occult blood test, Metadological study, Sensitivity, Specificity, Screening |
| PERFLUORODEKALIN’IN MIKROORGANIZMA BÜYÜMESI ÜZERINE ETKISI | Author : Aizhan Kumekbaevna Mamyrbekova | Abstract | Full Text | Abstract :Insan ve mikroorganizma sürekli bir birliktelik içinde olup pek çok degiskene bagli olan bu çok boyutlu iliski pozitif veya negatif birtakim çiktilara neden olabilmektedir. Tip ve biyoteknolojideki ilerlemelere paralel olarak mikroorganizmalar insanligin yarari için kullanilmakta ve gerek birey gerekse toplum sagligina katki saglamasi nedeniyle halk sagligi açisindan da büyük önem arz etmektedir. Bu açidan mikroorganizmalarin amaca uygun olarak üretilebilmesi ve pek çok alan ve sektörde kullanilabilmesi bilim insanlarinin üzerinde durduklari önemli ve güncel bir konudur. Bu çalismada perfluorodekalinin degisik mikroorganizma gruplarinin gelisim ve büyümeleri üzerindeki etkileri incelenmistir. Sivi besiyerlerine gaz-transfuzyon yöntemiyle perfluorodekalin eklendiginde % 0.2-2’lik konsantrasyonun mikroorganizma biyokütlesinde artisa neden oldugu gösterilmistir. Biyoteknolojik islemlerde Rhodococcus, Escherichia, Pseudomonas, Bacillus, mantarlardan Penicillium, Fusarium ve Saccharomyces kültürlerinde perfluorodekalin kullaniminin mümkün olabilecegi gösterilmistir.
Anahtar Kelimeler: Perfluorodekalin, Mikroorganizma büyümesi, etki
THE EFFECT OF PERFLUORODECALIN ON REPRODUCING AND GROWTH OF MICROORGANISMS
Abstract: The multi dimensional relationship between human and microorganisms may cause positive or negative outcomes due to conditions. Today, the benefits of microorganisms became even more important for both personal and public health by the improvement of medical sciences and biotechnology. So reproducing and using them in multi sectoral areas are the important topics for scientists. It is aimed to investigate the effect of perfluorodecalin on reproduction and growth of various microorganisms in this study. It is observed that the gas transfusion of perfluorodecalin in 0.2-2% concentration to the medium is able to increase biomass of microorganism and it is shown that it is possible to use perfluorodecalin in some of microbiological cultures like Rhodococcus, Escherichia, Pseudomonas, Bacillus as bacteria and Penicillium, Fusarium and Saccharomyces as the micromycetes by the study.
Keywords: Perfluorodecalin, Microorganism reproducing, effect |
| ESKISEHIR OSMANGAZI ÜNIVERSITESI TIP FAKÜLTESI HASTANESINE BASVURAN HASTALARDA HEKIMLIK DEGER ALGILARINA BAKISIN DEGERLENDIRILMESI | Author : Ece Elif Öcal, Canan Aygüzer, Fayik Erdem Dereli, Sedef Erbil, Berna Güneri, Seyyid Taha Isik, Medine Emine Öztürk, Talha Selman Yildirim, Selma Metintas | Abstract | Full Text | Abstract :Çalismada hastaneye basvuran hastalarda hekimlik deger algilarina bakisin degerlendirilmesi amaçlandi. Çalisma, Eskisehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Tip Fakültesi Hastanesine basvuran ve arastirmaya katilmayi kabul eden 405 hasta üzerinde yapilan kesitsel tipte bir arastirmadir. Çalismada kullanilan anket form, hastalarin sosyodemografik özelliklerini, saglik hizmeti ile iliskili olabilecek faktörleri sorgulayan sorular ile Hekimlik Deger Algisi Ölçegi’nden olusmaktaydi. Çalismaya katilan 405 kisinin yaslari 18-82 arasinda olup ortalamasi±SS 43.59±16.67 yil idi. Çalisma grubundakilerin Hekimlik Deger Algisi ölçeginden aldiklari puanlar 60-90 arasinda degismekte olup, ortalama±SD 82.62±5.61, ortancasi 84.0 idi. Çalisma grubunda hekimlik deger algilarinin orta ve ileri yas grubunda, erkeklerde ve ögrenim düzeyi düsük olanlarda daha yüksek oldugu saptandi. Hastalarin hekim algilarinin genç yas grubu ve ögrenim düzeyi daha yüksek olanlarda düsük bulunmasi üzerinde durulmasi gereken bir sonuç olarak düsünüldü. Toplumun hekim algisinin zaman içinde degisebilecegi ve bu konuda daha kapsamli çalismalar yapilmasi gerektigi kanaatine varildi.
Anahtar kelimeler: Hekimlik deger algisi, Hasta, Hasta-hekim iliskisi
EVALUATION of MEDICAL PROFESSION VALUE PERCEPTIONS in PATIENTS WHO APPLIED to ESKISEHIR OSMANGAZI UNIVERSITY FACULTY of MEDICINE HOSPITAL
The aim of the study was to evaluate the perception of medical profession value in patients who applied to the hospital. This is a cross-sectional study in 405 patients that accepted to participate to the research who applied to the Eskisehir Osmangazi University Medical Faculty Hospital. In the study, a questionnaire consisting of questions about sociodemographic characteristics, related to the healthcare service and the Medical Profession Value Perception Scale was used. The mean age of the 405 participants was between 18 and 82 years and the mean±SD was 43.59 ± 16.67 years. The scores of the study group in the Medical Profession Value Perception Scale ranged from 60 to 90 and mean±SD was 82.62 ± 5.61 and median was 84.0. In the study group, it was found that the perceptions of medical value were higher in the middle and older age groups, in males and in low education levels. In conclusion, the fact that medical profession value perceptions of patients were low in younger age group and in higher education levels was considered. It has been concluded that the medical profession value perceptions of society may change in time and more comprehensive studies on this subject was concluded that needs to be done.
Key Words: Medical profession value perception, Patient, Patient-physician relationship |
| SALGIN HABERLERI MART 2018 GÜNEY AFRIKA LISTERIA SALGINI | Author : Didem Oktar | Abstract | Full Text | Abstract :Çalismada Güney Afrika’da 28 Mart 2018 tarihinde görülen listeriyoz salgini hakkinda bilgiler derlendi ve bu hastalik etkeni hakkinda genel bilgi verildi
Anahtar kelimeler: Güney Afrika Listeria, Salgini, Mart 2018
LISTERIA OUTBREAK in SOUTH AFRICA by MARCH 2018
Abstract
The purpose of the study is to give information about the outbreak seen in South Africa on the dates 28 March respectively and its given generally information about the disease factor.
Keywords: Listeria, Outbreak, South Africa, March 2018 |
| ÜNIVERSITE ÖGRENCILERINDE ALGILANAN STRES DÜZEYI ve ILISKILI OLABILECEK FAKTÖRLERIN DEGERLENDIRILMESI | Author : Seval Çaliskan, Sevil Aydogan, Burhanettin Isikli, Selma Metintas, Füsun Yenilmez, Çinar Yenilmez | Abstract | Full Text | Abstract :Çalismanin amaci üniversite ögrencilerinde algilanan stres düzeylerinin belirlenmesi ve bazi sosyodemografik özellikler ile iliskisinin incelenmesidir. Çalisma, 2018 yilinda 405 üniversite ögrencisinde yapilan kesitsel tipte bir arastirmadir. Çalismada üniversite ögrencilerinin sosyodemografik özelliklerini ve algilanan stres düzeyini sorgulayan sorulardan olusan bir anket form uygulandi. Çalismaya katilan 405 kisinin yaslari 17-28 arasinda degismekte olup ortalamasi ±SS 20.68±1.53 yil idi. Üniversite ögrencilerinin %12.8’inde yüksek düzeyde algilanan stres saptandi. Algilanan stres düzeyi, genel saglik durumu algisi kötü olanlarda, kronik bir hastaligi olanlarda, A tipi kisiligi olanlarda, uyku düzeni ve kalitesi kötü olanlarda, bos zamanlarini degerlendirebilecegi hobisi/ugrasi olmayanlarda, algilanan aile destegi kötü olanlarda, algilanan arkadas destegi kötü olanlarda, gelecegin daha iyi olacagi ile ilgili düsüncesi olanlarda daha yüksek saptandi. Algilanan stres düzeyinin orta ve yüksek oldugu düsünülen gruplarda stres düzeyinin düsürülmesine yönelik egitim çalismalari yapilmalidir. Bu baglamda üniversitelerde psikolojik danisma ve rehberlik servisleri daha etkin hale getirilerek ögrencilere profesyonel destek saglanmalidir.
Anahtar kelimeler: Algilanan stres düzeyi, Üniversite ögrencisi, Eskisehir
ASSESSMENT OF PERCEIVED STRESS LEVEL AND RELATED FACTORS IN UNIVERSITY STUDENTS
The aim of the study was to investigate the perceived stress levels in university students and the relation with some sociodemographic characteristics. This cross-sectional study is performed 405 university students in 2018. In the study, a questionnaire consisting of questions about sociodemographic characteristics and perceived stress level. The mean age of the 405 participants was between 17 and 28 years and the mean±SD was 20.68±1.53 years. High perceived stress was detected in 12.8% of the university students. In the study group, it was found that perceived stress were higher in poor health status, in chronic disease, in type A personality, in poor sleep quality and patterns, in no hobbies, in poor perceived family and friends support. In conclusion, educational studies should be conducted to reduce the stress level in the groups where the perceived stress level is thought to be moderate and high. This context, psychological counseling and guidance services in universities might be made more effective and professional support should be provided to the students.
Keywords: Perceived stress level, University student, Eskisehir |
|
|