Dede Korkut Oguznameleri Üzerine -Günbed Nüshasi Isiginda- Düzeltme Teklifleri /Proposals for Corrections on Dede Qorqud Oghuznamahs in Consideration of “Gunbed Copy” | Author : Sadettin ÖZÇELIK | Abstract | Full Text | Abstract :The Dede Qorqud International Symposium on World Cultural
Heritage was organized by Bayburt University on 25-27 April 2019.
In this symposium, the manuscript titled as Kazan Beyin Ejderhayi
öldürmesi was introduced by Metin Ekici to the world of science. Thus,
we witnessed that the number of Dede Qorqud Oghuznamahs have risen
to 13. Personally, since I have worked on two copies of Dede Qorqud and
especially on the Dresden copy, I was very excited and happy to attend
the meeting and witness this event. I was eagerly awating the realease
of the new manuscript and reading the text. Finally, two months after
the symposium, it was possible to read the Oghuznamahs Kazan Beyin
Ejderhayi Öldürmesi. I read it again and again by putting marks in some
parts of the text for my turning back and rereading these parts. Sometimes
I tried to reread the original manuscript, read the prepared dictionary, read
and examined the manuscript. Some of the language elements mentioned
in this new manuscript indicated that some corrections should be made
about the readings made on the text of Dede Qorqud. In other words, the
examination of the new text showed that there were some missing elements
that shed light on the previous texts and took place there. Some of the
elements in the writing made us think that there were incorrect spellings
due to the person who copied the writing. In this article, adjustments on
readings in the light of the new manuscript Dresden copy are presented. |
| Kirim Tatar Türkülerinde 1904-1905 Rus-Japon Savasi’nin Yansimalari / Russo-Japanese War 1904-1905 in the Folk Songs of Crimean Tatars | Author : Niyar KURTBILAL | Abstract | Full Text | Abstract :XIX. yüzyilin sonlarinda Avrupa’nin en güçlü devletleri Çin üzerindeki nüfuzlarini arttirarak bu ülkenin bazi bölgelerini kendi denetimleri altina almaya çalismislardir. XIX. yüzyilin sonu - XX. yüzyilin basinda Ingiltere, Fransa ve Almanya’nin Çin topraklarindaki etki alanlari nihai hâlini almisti. Bu dönemde Çin neredeyse yari sömürge hâline gelmisti. Çin üzerindeki bu mücadeleye Pasifik Okyanusu’nda buz tutmayan bir limana sahip olmaya çalisan Rusya Imparatorlugu da katilmisti. Rusya’nin esas çikarlari Çin’in Mançurya bölgesinde yogunlasmisti. Bu durum Japon Imparatorlugu’nun çikarlari için uygun degildi. Böylece, Çin’in Mançurya bölgesi iki ülke çikarlarinin çatistigi bir yer hâline gelmisti. Bunun neticesinde 1904 yilinin basinda iki ülke arasinda, tarihte 1904-1905 Rus-Japon Savasi adiyla bilinen savas meydana gelmisti. Bu tarihte Rusya Imparatorlugu Japonlarla savasmak üzere ülkenin farkli bölgelerinde yasayan binlerce askeri Uzak Dogu’ya göndermistir. Bu askerlerin içinde Rusya Imparatorlugu sinirlari dâhilinde yasayan pek çok Türk-Müslüman da vardi. Onlarin arasinda önemli ölçüde Kirim Tatar askerleri de bulunmaktaydi. Japonlarin galibiyeti ile sonuçlanan bu savas sirasinda yasananlar Kirim Tatar halk edebiyati ürünlerine, özellikle de türkülere konu olmustur. Bu türküler ilk kez Aleksey Olesnitskiy ve Aleksandr Samoyloviç gibi arastirmacilarin çalismalarinda yer almistir. Türkülerde Rus-Japon Savasi sirasinda yasananlar bütün canliligiyla yansitilmistir. Bu çalismamizda, bir sözlü edebiyat ürünü olan Kirim Tatar türkülerinde anlatilan söz konusu olaylar tarihî bilgiler isiginda degerlendirilmistir.
|
| Kültegin Yaziti’ndaki Bér- Tasvir Fiilinin Bir Anlami Üzerine / Research on a Meaning of the Descriptive Verb Bér- in the Kultegin’s Inscription | Author : Süleyman BARLAS-Castegin TURGUNBAYER | Abstract | Full Text | Abstract :Descriptive verbs of the Turkic language, used from the earliest
periods to our time, are constructions formed from a verb and auxiliary
verb, attached to each other through the gerund affixes. In these structures,
the main verb retains its meaning, and the descriptive verb indicates
aspects of the implementation of the action indicated by the main verb.
The descriptive verb bér-, often used in Orhun texts, is often incorrectly
translated into Turkey Turkish. The descriptive verb {-A bér-}, often
translated into Turkey Turkish by the verb {-I ver-}. But, the descriptive
verbs {-A bér-} and {-I vér-} are different origin and also their meanings are
different. Therefore, their use as equivalents causes translation problems
and misunderstanding of the sentences by the readers. In order to resolve
this problem within the context of our study, the necessity of taking into
consideration such meanings, as to make beneficial, to do determinedly,
perfective aspect and manner of action beside that of swiftness, of the
descriptive verb {-A bér-} in translations from both historical Turkic
dialects and modern Turkic dialects into Turkey Turkish is brought to
the attention of the readers through the example of the sentence “Kisi
oglinta üze eçüm apam Bumin Kagan, Istemi Kagan olurmis. Olurupan
Türk boduni? ilin, törüsin, tuta birmis, iti birmis.” In addition to the
descriptive verbs {-A bér-}, {-p ber-}, {-I vér-} which are frequently used
incorrectly, are classified according to their meanings. |
| A Vowel Marked Mi‘rajiyya and Its Commentaries on Orthography and Pronunciation of the Standard Ottoman Turkish | Author : Alper GÜNAYDIN | Abstract | Full Text | Abstract :Bu çalismada, Hafiz Ömer Yenisehr-i Fenârî künyeli bir nâzim tarafindan 1790 yilinda kaleme alinan ve 318 beyitten olusan bir mi‘râciyenin mensur dîbâcesinin dil ve imla ile ilgili söyledikleri degerlendirilecektir. Tarihî imla, telaffuz ve agiz arastirmalarinda bilhassa Osmanli Türkçesi için harekeli metinler oldukça ehemmiyetlidir. Elimizdeki mi‘râciye, bu bakimindan iki türlü kiymeti haizdir: Birincisi, mi‘râciyenin, Istanbul Türkçesi, Osmanli dönemi agizlari, standart imla ve telaffuz münasebeti gibi dil ile alakali bazi meselelerde kisa fakat oldukça ilginç bazi malumat ihtiva eden mensur dîbâcesi; ikincisi, aruza ve Istanbul Türkçesine göre harekelenmis metin kismi. Çalismada ele alacagimiz dîbâce kismi, esere bir giris mahiyetindedir. Sair, bu dîbâcede, eseri hakkinda kisa bir malumat verdikten sonra dil teorisini ortaya koyar, profesyonel okuyucu ve yazicilari siradan okur-yazar kitlesinden ayirir, standart edebî dile agiz özelliklerinin yansitilmasini tenkit eder, eserini yazarken hem aruza hem de zarif bir telaffuza uygun okuyusu temin eden bir imla metodu kullandigini söyler ve bunun nedenlerini açiklar. Metin kisminda ise sair, kaliplasan standart Osmanli imlasini muhafaza eden telaffuzu ve taktî‘i ise harekelerle gösteren bir imla metodu kullanir. Sairin kullandigi bu imla metodu, Kur’an imlasi ile yakindan iliskilidir. Bu çalismada, on dört satirdan olusan dîbâcenin tam bir transkripsiyonu yapilmakta ve sairin imla, telaffuz, agiz, dil vb. ile ilgili kisa fakat çarpici görüsleri degerlendirilmektedir. Çalismaya ayrica, dîbâcenin transkripsiyonlu tam metni ile birlikte bir tipkibasimi da eklenmistir.
|
| Kül Tigin Yazitinin Güneydogu Yüzünde Geçen “Tuygun” Sözcügü Üzerine / On the Word of “Tuygun” in Southeastern Side of the Kul Tigin Inscription | Author : Adem AYDEMIR | Abstract | Full Text | Abstract :The studies on reading and meaning that started with Vilhelm
Thomsen and Wilhelm Radloff have been continuing to these days, selfcontained text publications on the Göktürk inscriptions have been done
by domestic and foreign Turcologists, various reading or meaning trials
have been done. Especially, the meaning studies have a crucial importance
from the point of revealing the richness of language’s meaning. Here,
there are still problems with Turkic Turkish translating the inscriptions.
In this article it is going to be analyzed the meaning of the word
‘tuygun’ that was used in the sentence ‘ig(a)r ogl(a)n(i)ñ(i)zda : t(u)
ygun(u)ñ(i)zda : y(e)gdi : ig(i)dür : (e)rt(i)g(i)z’ situated on the southeast
front of Kül Tigin inscription. Thus, the word ‘t(u)ygun(u)ñ(i)zda’ written
on the southeastern side of the Kül Tigin inscription is one of the words
that is read and interpreted differently by scholars who are experts in the
field. The word is read in such forms as ‘taygun, toygun, ataygun’ and
such meanings as ‘a high title; foals, youths, children, sons, grandson’
attributed to the word. However, within the context the most appropriate
word should be Old Turkic ‘tuygun’; which means ‘eagle <=> soul/
essence’
In this article especially, argue on the word of ‘t(u)ygun(u)ñ(i)zda’
in the southeastern side of Kül Tigin inscription. Firstly we touch on the
reading and meaning essays of this word. Then we start out to explain
our opinion from the historical and modern texts of Turkic dialects. In the
evaluation and conclusion section; the determinations revealed through
the study will be presented as articled. As a result this article, will reevaluate the exist suggestions from a critical point of view and will dare
to make especially new a suggestion about the meaning of the sentence of
“ig(a)r ogl(a)n(i)ñ(i)zda : t(u)ygun(u)ñ(i)zda : y(e)gdi : ig(i)dür : (e)rt(i)
g(i)z” in the southeastern side of Kül Tigin inscription. |
| Tatar Maarif Hayatinin Öncüsü: Gilman Kerimi (1841-1902)/The Pioneer of Tatar Educational Life: Gilman Kerimi (1841-1902) | Author : Cihan ÇAKMAK | Abstract | Full Text | Abstract :Idil-Ural Türkleri arasinda Avrupai tarzdaki yenilik ve reform hareketleri tüm Türk dünyasinda birbirine benzeyen yenilik hareketlerinin tesiriyle gelisme göstermistir. Ilk olarak usul-i cedit adi verilen modern ögretim metotlarinin okullarda uygulanmasi ve halka benimsetilmesi seklinde baslayan Ceditçilik hareketleri sonraki yillarda egitim, matbuat, tiyatro, roman, hikâye gibi sosyal hayatin hemen her alaninda kendisini göstermistir. Gilman Kerimi, Tatar maarif hayatinin süphesiz en önemli ismidir. Kirimli Ismail Bey Gaspirali’nin usul-i cedit metodunu daha iyi anlamak için Samara vilayetinden Bahçesaray’a gitmis, kendisiyle bizzat görüsmüstür. Bu görüsme sadece baba Gilman Kerimi için degil, ailesi ve Türk dünyasi açisindan da önemli gelismelere zemin hazirlamistir. Gilman Kerimi, Ismail Gaspirali ile görüsmesinin ardindan köyüne döner dönmez ilk is imamlik ve ahunluk yaptigi 136 köyde uyguladigi eski ögretim metodunu degistirmekle ise baslar ve kismen de basarili olur. Bu çalismada modern Tatar edebiyatinin kurucusu olarak kabul edilen Fatih Kerimi’nin babasi Gilman Kerimi’yi tanitmak amaçlanmistir. Bunun için oglu Fatih Kerimi’nin babasinin vefati üzerine kaleme aldigi “Merhum Gilman Ahund” adli Hal Tercümesinden istifade edilmistir. Bu sayede Türkiye’deki yayinlarda çok kisa birkaç cümleyle yer verilen ve hakkinda fazla bilgi sahibi olmadigimiz Gilman Kerimi’ye dair çok sayida önemli bilgiye ulasma firsati elde edilmistir. Idil-Ural boyunda Ceditçilik faaliyetlerinin en önemli aktörlerinden biri olan Gilman Kerimi ile ilgili Türkiye’de henüz müstakil olarak bir çalisma yapilmamistir. Bu itibarla Gaspirali’nin ideallerini benimseyen samimi bir Tatar aydini olan Gilman Kerimi her yönüyle tanitilmali ve bilimsel çalismalarda daha fazla yer almalidir.
|
| Iran Türkmen Sairi Naz Muhammet Pakga ve Rubaileri / Iran Turkmen Poet Naz Muhammet Pakga and His Rubaies | Author : Zeynep YILDIRIM | Abstract | Full Text | Abstract :Naz Muhammet Pakga, Iran Türkmen edebiyatinin gelisim sürecinde, siire kattigi yeni imgeler ve kökünü Türkmensahra topraklarindan alan söylem gücü ile özel bir yere sahiptir. Pakga, siirlerini Türkmen edebiyatinin yazi dili ve Iran sahasi Yomut agzinin özelliklerini harmanlayarak meydana getirmistir. Özellikle rubai tarzinda yazdigi siirleri ile ünlüdür. Türkmen edebiyatinin söylem gücünü ve anlam zenginligini gösteren bu siir sekli, klasik edebiyattaki rubailer ile içerik ve tarz açisindan benzerlik göstermesine karsin vezin ve kafiye örgüsü incelendiginde halk edebiyatinin mâni kalibi ile örtüsmektedir. Sairin, Türkmen Türkçesi eserlerin Farsçaya kazandirilmasina iliskin yenilikçi fikirleri etrafinda ortaya koydugu çeviri faaliyetleri ise yakalandigi ölümcül hastalik dolayisiyla erken yasta vefat etmesinden ötürü maalesef yarim kalmistir. Ancak onun Türkmen dili ve edebiyatina katkilari bunlarla sinirli degildir. Sairliginin yani sira bir gazeteci-yazar olan Pakga, çesitli dergi ve gazetelerde arastirma yazilari ve çevirileri ile Türkmensahra’daki edebî fikir hareketlerine de katki saglamistir. O, Gülistan-i Iran gazetesi için hazirladigi “Alaçik” adli sayfada ilk kez Iran’da bir gazeteye Türkmen Türkçesi manset atarak ana dilinde gazetecilik yapmanin yapi tasini da atmistir. Bu çalismada, kendisinden sonra gelen birçok saire siirleri ile öncülük eden Iran Türkmen edebiyatinin usta ve ileri görüslü sairi Pakga’nin hayati, eserleri, edebî kisiligi ve 100 rubaisinin yer aldigi Söycek Bolsan… adli eserine dayanilarak isledigi konular, dil ve imla özellikleri hakkinda tespitler ortaya konulmaktadir.
|
| Tevfik Fikret ve Abbas Sihhat’in “Çocuk Edebiyati” Kapsamindaki Siirleri Üzerine Karsilastirmali Bir Degerlendirme / A Comparative Evaluation Between Tevfik Fikret and Abbas Sihhat’s Works in Respect to Children’s Poetry | Author : Ali EROL | Abstract | Full Text | Abstract :Türk edebiyati ve Azerbaycan edebiyati benzer dönemlerde yasanan benzer siyasi, sosyal ve kültürel gelismelerin de etkisi ile süreç açisindan benzer temayüllere sahne olmustur. Bilindigi üzere “sosyal sorumluluk bilinci” ve “toplum için sanat” düsüncesi 19. yüzyilin son çeyregi ile 20. yüzyilin baslarindan itibaren her iki sahada da edebiyat dünyasina yeni bakis açilari kazandirmistir. Siyasetten kültürel ve ekonomik gelismelere kadar oldukça genis bir alani kapsayan söz konusu bakis açilarinin edebiyat dünyasina kazandirdigi bir diger çalisma alani da “çocuk edebiyati” olmustur. Azerbaycan edebiyatinda, çocuk edebiyatinin öncü isimlerinden birisi Abbas Sihhat’tir. Edebiyatimizda ise Tevfik Fikret, bu konudaki ilk yetkin çalismalarin sahibi olmasi bakimindan ayri bir degeri haizdir. Fikret’in Azerbaycan çocuk edebiyatinin gelisimine önemli katkilari ile birlikte ayni zamanda Abbas Sihhat de dâhil olmak üzere pek çok saire ilham oldugunu da burada ifade etmek gerekir. Kendi sahalarinda çocuk edebiyati konusunda ilk adimlarin sahibi olan bu iki isim, çalismalarinda benzer bir yaklasim sergilemislerdir. Bireysel ya da yari sosyal temlerden siyasi konulara geçis seklinde tezahür eden bu süreç, amaç ve araç birligi açilarindan da karakteristik özellikler tasir. Bu çalismada çocuk edebiyati kapsaminda Tevfik Fikret ve Abbas Sihhat’in siirleri önce kendi içlerinde tasnife alinarak ayri ayri degerlendirilecek, ardindan gerek tematik unsurlar gerek duyum ve yansitma tarzi gerekse dil ve üslup açilarindan metin örnekleri ile birlikte karsilikli ayni zamanda neden-sonuç iliskisi çerçevesinde incelenecektir.
|
| Kasgar’dan Dogu Türkçesi Siirler [Çeviriyazi – Aktarma – Söz Varligi – Tipkibasim] / Eastern Turki Poems from Kashgar [Transcription - Translation - Glossary - Facsimile] | Author : Mehmet Turgut BERBERCAN | Abstract | Full Text | Abstract :“Kasgar’dan Dogu Türkçesi Siirler” basligiyla bu çalismada sunulan manzumeler, incelemenin esasini teskil etmektedir. Simdiye kadar üzerinde çalisma yapilmamis olan siir mecmuasi Isveç’teki Lund Kütüphanesinde mahfuz tutulmaktadir. Isveçli Türkolog Gunnar V. Jarring’in katalogda “Uygurca” olarak kaydettigi ve “Popüler Dogu Türkçesi Siirleri” seklinde tanimlandigi 2 varaklik eser, 1908’de Kasgar’da, muhtemelen Dogu Türkçesi ile yazilmis bir el yazmasi külliyattan yahut bire bir ayni sekilde bulunan orijinal bir mecmuadan istinsah edilmistir. Bilindigi gibi, Ali Sir Nevâyî’nin eserleri ile 15. yüzyilin ikinci yarisindan itibaren klasik bir edebiyat dili hâlini alan Çagatay Türkçesi, yüzyildan yüzyila degismeler göstererek ve kullanildigi çesitli bölgelere ait diyalektolojik özellikleri bünyesine katmak suretiyle 20. yüzyilin baslarina kadar, bazi çagdas Türk lehçelerinin yazi dili olarak kullanilmaya baslamasina kadar geçen devrede, Osmanli Devleti’nin disindaki Türk dünyasi için ortak yazi diliydi. Dil özellikleri açisindan bakildiginda, arastirma konusu olan siirlerin Çagatay Türkçesinin son devresi “Geç Dönem Çagatay Türkçesi” ile yazildiklari ve 18. ya da 19. yüzyila ait edebî ürünler olduklari degerlendirilmektedir. Tüm verilerin isiginda, bu çalismada, filolojik bir metin inceleme metoduyla siirler mercek altina alinmistir. Metoda göre, ilkin siirlerin Latin harflerine aktarilmis bir çeviri yazisi, ikinci olarak siirlerin standart Türkiye Türkçesine aktarmasi ve üçüncü olarak siirlerde kullanilmis tüm kelimelerin yapi, köken ve anlam açisindan özelliklerini bildiren alfabetik bir söz varligi dökümü hazirlanmistir. Ayrica çalismada, ele alinan siirlerin kâgit üzerindeki Arap harfli orijinal hâli, tipkibasimi sunulmustur.
|
| An Evaluation on the Old Uighur and Chinese Translations of Suvar?aprabhasa-sutra (Between 149th-171st Lines of 15th Chapter) | Author : Hüsnü Çagdas ARSLAN | Abstract | Full Text | Abstract :In this study, the remaining part between 149th-171st lines of Chapter 15 titled as sarasvati atl(i)g t(e)?ri kizi ötüg ötünmek “the requesting (/presentation) of the goddess named as Sarasvati” is discussed of the sutra book named in Sanskrit Suvar?aprabhasa-sutra, which was a sutra book of Mahayana Buddhism (???? Dàshèng Fójiào) and translated into Chinese by Yì Jìng and from Chinese into Old Uighur by Shingko Sheli Tutung, known with its Old Uighur name, Altun Yaruq (Golden Light) Sutra. The aim of this study is to make a comparative evaluation by considering two translation texts on the basis of such questions as “Should the translation be verbum e verbu, the word for word or sensum exprimere de sensu, the translation of meaning?” However, it is also aimed to briefly explain some of the basic concepts of Buddhism such as toyin, nom eligi etc. in the Old Uighur text and ? zhòu, ?? pútí etc. in the Chinese text, and to reach some conclusions about the translation attitude of Shingko Sheli Tutung on the basis of this sample. Firstly, theoretical information about the subject is presented here. Then, since the path followed in the study was text comparison, the texts of comparative translation in Old Uighur & Chinese of the part between 149th-171st lines of the 15th Chapter of Altun Yaruq and the translations of these texts into Turkish in Turkey were given respectively. Later, the explanations about the texts were made and the results of the comparative evaluation were tried to be presented. In addition, the fragments from Turfanforschung Digitales Turfan-Archiv [Turfan Research Digital Turfan Archive] and Radlov-Malov publication are given in the appendix section at the end of the article so that the researchers can easily access the relevant documents.
|
| Manas Ansiklopedisi’nde Özolgu Ifadeleri / Realia in the Encyclopedia of Manas | Author : Cüneyt AKIN | Abstract | Full Text | Abstract :The concept of realia, is based on the Latin word ‘realis’, which means concrete. This term, which emerged in the 1950s, emerges as concrete elements of the features of nation: The concept of ‘realia’ refers to historical, cultural and lifestyle-specific objects, concepts and phenomena that belong to a nation, which are not found in other nationalities. Realia, cultural linguistics, culture dictionaries started to be written in the 1970s and the concept of realia was also noticed in the field of translation study. The term realia is used in literature such as barbarism, localism, ethnography, ethno-cultural word, nationalistic word, space, etc. words are met. Manas Epic as the basic work of the Kyrgyz culture in which many ‘national realia’ have been studied in terms of determining the ‘national realia’ items. The concept of ‘realia’ was emphasized in the introduction, and in the following sections, the conceptual framework and method are addressed. In the findings of the study, in the Manas epic, which we can consider as the most important epitome of Kyrgyz culture we made on the national self-statements in the epic: 4.1.1.1.1. Mythological National Realia, 4.1.1.1.2. Astrological Emotional Realia, 4.1.1.1.3. Autonomous Realia, related to folk beliefs, 4.1.1.1.4. Emotional statements related to items 4.1.1.1.5. Expressions related to Kyrgyz National Games, 4.1.1.1.6. Emotional Realia, cultural linguistics, culture, Regarding the Epic, 4.1.1.1.7. Emotional Expressions of Tradition, 4.1.1.1.8. Other expressions of self-expression are listed under the eight-item classification. In the conclusion and recommendations section, evaluations were made based on the findings of the study and suggestions were presented. We believe that the study will provide a basis for the creation of self-governmental dictionaries in Kyrgyz Turkish.
|
| Taygali Avcilari, Balikçilari ve Toplayicilarinin Destanlarinda Süt Beyaz Atlar /Milk-White Horses in the Epics of Taiga Hunters, Fishermen and Gatherers | Author : Dmitri Anatoliyeviç FUNK (Çev. Atilla BAGCI) | Abstract | Full Text | Abstract :Yazara göre, Sibirya kültürünün, bu kültürün arastirmacilarina sundugu çok sayidaki gizemlerin en ilginçlerinden bir tanesi, altin saraylarda yasayan, sayisiz hayvan sürülerine ve çok fazla insana sahip olan bozkir savasçilariyla ilgili olarak anlattiklari muazzam destanlari, tayga avcilari, balikçilari ve bitki toplayicilarinin olusturma seklidir. Saha çalismalari ve tayga Sor halkinin düzinelerce destanlarinin analizi temelinde, yazar, atlarin renklerinin siniflandirilmasinin yollarini tarif etmektedir. Sor dilinde atlarin tüy renginin belirlenmesine hizmet eden kelimelerin Baçat Teleütleri ve bozkirda yasayan göçebe oymaklarinda atlarin tüy rengini belirleyen kelimeler ile benzer olduklarini tespit etmektedir. Destani ve etnografik dünya görüsünün kiyaslandigi ve bu iki dünya görüsünün arasinda var olan çeliskilere bakildiginda yazar, Sor dilinin atçilik ve hayvancilik terminolojisinin arastirilmasina önem vermekte, destanlarin gerçekligi ve bu destanlarin yaziya geçirildikleri etnografik dönem arasindaki bin yillik zaman araligini vurgulamaktadir.
|
| Gagavuz Dil ve Halk Kültürü Derlemeleriyle Ilgili Önemli Bir Yayin | Author : Nail TAN | Abstract | Full Text | Abstract :One of the most interesting of the numerous riddles that Siberian
native cultures present for researchers is according to the author, the way
in which Taiga hunters, fisherman and wild plant gatherers created their
magnificent epics, describing warriors of the steppe, who lived in golden
palaces and owned great numbers of people and countless herds of sheep
and cattle.
On the basis of field data and analysis of dozens of epic narratives of
the Taiga Shor people, the author describes the types of horses, coats and
their lay classifications. He finds that the Shor language provides as many
terms for horse coat color designation as the Teleuts of Bachat and other
descendants of the steppe nomadic cattle herders might give.
Pondering upon the considerable contradictions between the epic
and ethnographic worldviews, the author highlights the importance of the
Shor horse breeding and cattle raising terminology research, underscoring
a thousand year gap between the epic reality and the ethnographic period
when these epic narratives were put down in writing. |
| Gagavuz Dil ve Halk Kültürü Derlemeleriyle Ilgili Önemli Bir Yayin | Author : Nail TAN | Abstract | Full Text | Abstract :Gagavuz Türkçesi, UNESCO’nun belirledigi “Tehlikedeki Dünya Dilleri” ailesine mensuptur ve Türkiye Türkçesine çok yakin bir lehçe konumundadir. Korunmasi ve yasatilmasi için tedbir alinmasi kararlastirilmistir. Bu karar dogrultusunda Moldova’da Gagauzluk Cümne Birlii/ Gagavuzluk Halk Dernegi Baskani Todur Zanet’in önderliginde 2016 yilinda “Gagavuzlarin Kayip Olan/Kaybolmaktaki Dilinin ve Kültürel Âdetlerinin Moldova’da Korunmasi” adiyla bir proje hazirlanmis, ABD Moldova Büyükelçiligi Kültürel Koruma Fonunun maddi destegiyle hazirlanan üç ciltlik külliyat, dört dilde (Gagavuz Türkçesi, Ingilizce, Romence ve Rusça) yayimlanmistir. Kitabin künyesi söyledir: Gagauzlarin Kayip Olan Dilinin Hem Kültüra Adetlerinin Moldova’da Korunmasi, basredaktör Todur Zanet; C I: Gagavuz Halk Masallari, Kisinev 2017, 584 s. C II: Gagavuz Türküleri, Söyleyisleri, Bilmeceleri, Kisinev 2017, 656 s. C III: Gagavuz Yortulari, Adetleri, Siralari, Kisinev 2017, 648 s. Külliyat, yazili ve sözlü kaynaklardan yararlanilarak olusturulmus; Ukrayna ve Bulgaristan Gagavuzlarindan yapilmis ve yayimlanmis derlemelerden de yararlanilmistir. Gagavuz Türkçesi metinlerin çogu Todur Zanet tarafindan kaleme alinmis, geriye kalaninin ise redaksiyonu üstlenilmistir. Taninmis Gagavuz ressam Dimitri Savastin, nefis resimleriyle kitabin degerini artirirken, çok sayida fotograf, çizim de kullanilmistir. Her cildin sonunda, kaynakça ve o cildin hazirlanmasinda emegi geçenlerle ilgili bilgi bulunmaktadir.
|
| Dede Korkut Oguznameleri Üzerine -Günbed Nüshasi Isiginda- Düzeltme Teklifleri / Proposals for Corrections on Dede Qorqud Oghuznamahs in Consideration of “Gunbed Copy” | Author : Sadettin ÖZÇELIK | Abstract | Full Text | Abstract :The Dede Qorqud International Symposium on World Cultural
Heritage was organized by Bayburt University on 25-27 April 2019.
In this symposium, the manuscript titled as Kazan Beyin Ejderhayi
öldürmesi was introduced by Metin Ekici to the world of science. Thus,
we witnessed that the number of Dede Qorqud Oghuznamahs have risen
to 13. Personally, since I have worked on two copies of Dede Qorqud and
especially on the Dresden copy, I was very excited and happy to attend
the meeting and witness this event. I was eagerly awating the realease
of the new manuscript and reading the text. Finally, two months after
the symposium, it was possible to read the Oghuznamahs Kazan Beyin
Ejderhayi Öldürmesi. I read it again and again by putting marks in some
parts of the text for my turning back and rereading these parts. Sometimes
I tried to reread the original manuscript, read the prepared dictionary, read
and examined the manuscript. Some of the language elements mentioned
in this new manuscript indicated that some corrections should be made
about the readings made on the text of Dede Qorqud. In other words, the
examination of the new text showed that there were some missing elements
that shed light on the previous texts and took place there. Some of the
elements in the writing made us think that there were incorrect spellings
due to the person who copied the writing. In this article, adjustments on
readings in the light of the new manuscript Dresden copy are presented. |
| Kültegin Yaziti’ndaki Bér- Tasvir Fiilinin Bir Anlami Üzerine / Research on a Meaning of the Descriptive Verb Bér- in the Kultegin’s Inscription | Author : Süleyman BARLAS-Castegin TURGUNBAYER | Abstract | Full Text | Abstract :Descriptive verbs of the Turkic language, used from the earliest
periods to our time, are constructions formed from a verb and auxiliary
verb, attached to each other through the gerund affixes. In these structures,
the main verb retains its meaning, and the descriptive verb indicates
aspects of the implementation of the action indicated by the main verb.
The descriptive verb bér-, often used in Orhun texts, is often incorrectly
translated into Turkey Turkish. The descriptive verb {-A bér-}, often
translated into Turkey Turkish by the verb {-I ver-}. But, the descriptive
verbs {-A bér-} and {-I vér-} are different origin and also their meanings are
different. Therefore, their use as equivalents causes translation problems
and misunderstanding of the sentences by the readers. In order to resolve
this problem within the context of our study, the necessity of taking into
consideration such meanings, as to make beneficial, to do determinedly,
perfective aspect and manner of action beside that of swiftness, of the
descriptive verb {-A bér-} in translations from both historical Turkic
dialects and modern Turkic dialects into Turkey Turkish is brought to
the attention of the readers through the example of the sentence “Kisi
oglinta üze eçüm apam Bumin Kagan, Istemi Kagan olurmis. Olurupan
Türk boduni? ilin, törüsin, tuta birmis, iti birmis.” In addition to the
descriptive verbs {-A bér-}, {-p ber-}, {-I vér-} which are frequently used
incorrectly, are classified according to their meanings. |
|
|