Aristoteles ve Kant’ta Faillik Problemi | Author : Sedat Dogan | Abstract | Full Text | Abstract :Faillik problemi, basta çagdas eylem felsefesi ve sosyal teori olmak üzere pek çok sosyal bilim disiplininde -özellikle metodoloji tartismalari baglaminda- geçen yüzyilin yogun ve zor konulari arasinda yer aldi. Ilgili literatürün ahlak, hukuk ve politika
gibi pratik felsefeye iliskin tartismalarinda failligin görünümleri temelde “toplumsal olan” çerçevesinde gündeme gelmistir. Bu
çalismanin probleme Aristoteles ve Kant’in getirebilecegi açilimlari görme girisimi, iki önemli çiktiyla sonuçlanmistir. Birincisi
bu iki filozofa iliskin yaygin kanaatlerin yeniden düsünülmesi gerektigi ve aralarindaki önemli benzerlik ile düsünce sistemlerinin
kader birligi; ikincisi ise -bazi çagdas yorumlarin gidermeye çalistiginin aksine- bu benzerlige ragmen Kant’in Aristotelesçi faillik
kavrayisinda gerçeklestirdigi dönüsüm içinde toplumsalin ikincil bir konuma indirgenmis olmasidir.
|
| Seneca Etiginde Bilgi, Erdem ve Mutluluk Iliskisi | Author : Mahmut Avci | Abstract | Full Text | Abstract :M.Ö. 65 - M.S. 4 yillari arasinda yasamis olan Lucius Annaeus Seneca, ‘Roma Stoasi’ ya da ‘Yeni Stoa’ adi verilen dönemin kurucu düsünürleri arasindadir. Seneca’nin görüslerinin temelinde kendinden önceki pek çok filozofun ve ekolün düsüncelerinin
sentezlenmis hali yer alir. Özellikle Sokrates’in bilgi görüsü ile Kynikler’in dogaya uygun yasama ideali onu derinden etkilemistir.
Yine içinde bulundugu Stoaciligin temel düsüncelerinin savunusu da onun düsüncelerinin önemli bir bölümünü olusturur. Seneca felsefeyi, ruhu gelistirip aydinlatan, yasama düzen veren, karsisina çikan sorulara cevap verecek baslica alan olarak görür ve
bunu elde etmeye yarayan araç ise akildir. Bununla beraber Seneca’nin felsefesinde ahlak ve siyaset görüsleri daha ön plandadir.
Biz bu makalede onun ahlaka dair görüsleri üzerinde duracagiz. Yine bu makalede onun düsüncelerinin daha çok pratik felsefenin bireysel tarafina karsilik geldigini ve bu yasamin olmazsa olmazinin ahlaki düsünceler oldugunu göstermeye çalisacagiz.
Seneca’nin ahlak düsüncesini, bilgi, erdem ve bilgelik döngüsü içinde mutlulugu yakalamaya çalisan ve ölümü yenen bir anlayisla
olusturdugunu da azami ölçüde degerlendirmeye çalisacagiz. Seneca’nin ahlakla ilgili görüslerine geçmeden önce görüslerinin
sekillendigi dönemin genel özelliklerine makalenin sinirlarini gözeterek yer vermeye gayret edecegiz. |
| Dogu ve Bati Düalizminde Islam Medeniyet Tarihinin Oksidentalist Düsünürü Fuat Sezgin ve Bilim Tarihi Anlayisi | Author : Serdar Saygili | Abstract | Full Text | Abstract :Fuat Sezgin, Islam medeniyet tarihine önemli katkilar yapmis çagdas Türk düsünürlerinden birisidir. O, Islam bilim tarihi üzerine
yapmis oldugu arastirmalar ile bilim tarihinde yeni bir çigir açmistir. Ona göre, insanlik tarihinin gelisim düzeyi Bati medeniyetinin gelisim düzeyi ile tekdüze bir perspektiften degerlendirilmistir. Bu durum, gerek dogu dünyasinda gerekse Bati dünyasinda
yanlis bir Islam medeniyeti algisina sebep olmustur. Böylece insanlik tarihine katkisi yok denecek kadar az olan ve Bati medeniyeti
karsisinda yetersiz bir konuma indirgenen Islam medeniyeti anlayisi ortaya çikmistir. Oysa Islam medeniyet tarihi, insanlik tarihinin en önemli dönüm noktalarindan birisidir. Çünkü Islam medeniyetinde gelisen bilim ve teknoloji hem Islam cografyasinda
hem de dünya cografyasinda insanlik için yeni yaklasimlarin olusumuna imkân saglamistir. Islam bilim ve teknoloji tarihinde
ki faaliyetler insanligin günümüz bilim ve teknolojisine ulasmasinda önemli katkilar saglamistir. Bu sebepledir ki, insanligin en
önemli bilgi türlerinden birisi olan bilim, sadece tek bir ulus ve uygarligin ürünü degildir. Iran, Hint, Çin, Misir, Arap, Yunan ve
Türk gibi birçok ulus ve uyarligin ortak ürünüdür. Bununla birlikte Islam medeniyeti üzerine hümanist oryantalistlerin yapmis
oldugu çalismalar hem yetersiz kalmis hem de ideolojik sebeplerden dikkate alinmamistir. Bu nedenle bilimler tarihinin yaziminda Islam medeniyetinin katkisi yeter düzeyde ortaya koyulmamistir. Dola yisiyla Sezgin, Islam bilim ve teknoloji tarihi üzerine
düsünceleriyle ezberlenmis dogmalarin ötesine geçen, üstü örtük gerçeklerin ortaya çikarilmasina önemli katkilar saglayan ve
bilim tarihine yeni bir perspektif kazandiran öncü bir bilim insanidir. |
| Postmodern Anarsizm ve Temsil Sorunsali | Author : Kasim Küçükalp ve Sema Cevirici | Abstract | Full Text | Abstract :Anarsizmi en genel tanimi itibariyle otorite-iktidar karsitligi olarak tanimlamak mümkündür. Bu otorite karsitligi ise anarsizm
ile postmodern düsünceyi ayni zeminde bulusturmaktadir. Postmodern düsüncenin iktidar elestirisi anarsizmde oldugu gibi iktidarin sadece siyasal boyutuna degil bilissel, toplumsal, kültürel ve dilsel boyutuna da dikkat çeker. Çalismamizda bu iki söylemin
iktidar karsitligini anti-temsilcilikle iliskili olarak ele alacagiz. |
| Ibnu’l- Arabi’nin Fususu’-Hikem ve Sarihlerine Göre Halk Katindaki Din’in Geçerliligi | Author : Ahmet Kamil Cihan | Abstract | Full Text | Abstract :Ibnu›l-Arabi, Fususu’l-Hikem’de dini, Allah katindaki din ve Allah’in muteber saydigi halk katindaki din seklinde iki kisimda
inceler: Allah katindaki din, Allah’in ögrettigi seriat ve namustan ibarettir. Halk katindaki din ise insanlarin Allah’in rizasini
aramak maksadiyla icat ettikleri hikmetli kurallardir. Bu mesele, Kuran’daki Hadid suresi 57/27‘deki ayetten hareketle açiklanir.
Verilen örnege göre ruhbanlik, herhangi bir peygamberin vahiy ile Allah katindan gelen bir sey degildir. Halk nezdindeki dinde
mevcut olan maslahat ve hikmet, ilahi bildirimle mesru olan hükümlere gayede muvafik oldugu için Allah ona da itibar eder.
Ruhbanligi uygulayarak Allahin rizasina ulasacaklarina inananlara Allah ecirlerini verecektir. Yorumcular da bu fikre katilmakla
birlikte bir kismi halk katindaki dinin fetret dönemine mahsus oldugunu söyledikleri gibi, kimileri de sufilerin Allah’a yaklasma
maksadiyla yapmis olduklari riyazet, az konusma, az uyuma gibi bazi adabi da buna dahil etmislerdir. Sonunculara göre bu, seriata ilave olmakla birlikte ona uygundur. Bu sebeple o bidat olmayip, bilakis güzel bir yoldur. Halk katindaki din fikrinin önemli
oldugu kanaatindeyiz. Zira günümüzde insanlarin iyilik ve menfaati için konulan çogu kurallar, seriatin maksadina büyük ölçüde
benzemektedir. Diger taraftan, insanlarin Allah rizasi veya ona yaklasma maksadiyla yaptigi ve dinin yasaklamadigi uygulamalarin muteber sayilmasiyla dini hayatin zenginlesmesine katki saglamaktadir. |
| Antik Çag ve Günümüzden Örneklemelerle, Insan Gelisimi ve Ögretim Programlarinda Müzik Egitiminin Yeri ve Önemi | Author : Erden Miray YAZGAN YALKIN | Abstract | Full Text | Abstract :Ülkelerin egitim sistemlerinde müzik egitimine atfedilmesi gereken önem hakkinda kültürlerarasi bir teori insa etmeyi amaçlayan bu çalismada, ideal toplumun insasinda egitimin yeri incelenmekte ve bu kapsamda Konfüçyüs’ün müzik egitimine vermis oldugu öneme dayali olarak, Çin gibi büyük bir medeniyetin düsünce yapisinin temel taslarindan birisi olan Konfüçyüs ögretisi çerçevesindeki hipotez ve epistemolojiler ele alinmaktadir. Farkli bir dil ve kültüre sahip olan Çin’deki düsünce dünyasi her ne kadar bizim kültürümüzle dogrudan iliskili olmasa da farkli kültürlere ve o kültürlerin düsünce dünyalarina iliskin yapilacak her çalisma, farkli kültürler arasindaki paralellikler, benzerlikler ve farkliliklari inceleyerek verimli sonuçlar elde edebilmek açisindan önemlidir. Bu çalismada ilk olarak, Konfüçyüs Okulu, Konfüçyüs’ün ögretisi ve amaci hakkinda genel bir bilgi verilmekte; sonra, Konfüçyüs’ün egitime verdigi önem ile kendi kavrayisi çerçevesinde müzik egitimi hakkindaki hipotezlerine deginilmekte ve müzik egitimi Shi-Jing (Sarkilar Kitabi) kapsaminda incelenerek Konfüçyüs’ün müzigin ve ritüellerin neden önemli olduguna dair düsünceleri ele alinmaktadir. Ardindan, disiplinlerarasi etkilesimler çerçevesinde müzigin bilissel yeteneklerin gelismesindeki katalizör rolünü konu edinen örneklemler üzerinden, müzik ile akil yürütme arasinda var olan dolayimli iliskiden hareketle müzigin egitim sistemindeki yeri ile bu baglamda günümüz egitim ve ögretim modellerinde müzik egitimine özellikle önem verilmesinin gerekliligi üzerinde durulmaktadir. |
|
|