Prof. Dr. Necati Öner’e Göre Klasik Mantikta Kavram ve Önerme | Author : Halil Imamoglugil | Abstract | Full Text | Abstract :Prof. Dr. Necati Öner (1927-2019), bütün hayatini felsefe ve mantik arastirmalarina ve bu disiplinlerin ögrenimine adamis, mantik
alani ile ilgili üzerinde durulmasi gereken önemli eserler ortaya koymustur. Doktora ve doçentlik çalismasini mantik üzerine yapan Öner, mantigin çesitli meseleleri, yakin dönem Türk mantik tarihi ve mantik felsefesi ile ilgili muhtelif arastirma ve makaleler
nesretmistir. Öner, esasini Aristo mantiginin teskil ettigi, Fârâbî ve Ibn Sînâ gelenegine uygun olarak yazilmis mantik kitaplarinin
konulari ele alis ve isleyis tarzlarini esas almis, öte yandan Klasik Bati mantikçilarinin düsüncelerini de karsilastirmali bir sekilde anlatmaya çalismistir. Öner, kavram ve önerme konusunu ele alirken, hem arastirma kaygisini hem de pedagojik gayeleri ön
planda tutmustur. Konuyu ele alirken teferruatta kaybolmamis, gayet sade bir dille açiklamistir. Eserlerinde tekrarlar olmakla
birlikte, mantik kitaplarinda sikça rastlanmayan hususlari da islemistir. Cumhuriyet dönemi felsefe ve mantik egitiminde önemli
izleri mevcut olan Öner, bu dönemde, felsefi düsüncenin ve kültürün akademik seviyede gelismesine büyük katkida bulunmustur |
| Locke’un Toplum Sözlesmesi Kurami | Author : Lokman Çilingir | Abstract | Full Text | Abstract :Antikçag’in özgür vatandaslik idealine dayali siyaset anlayisinin yerini Ortaçag’da Tanri iradesine dayali teolojik siyaset anlayisi
alir. Yeniçag’a gelindiginde Rönesans ve Reform hareketlerinin dogurdugu yeni insan ve toplum anlayisi teolojik bir mesruiyeti
savunulur olmaktan çikarir. Ancak Yeniçag siyaset düsüncesi Antik idealleri takip ederek, esit sorumluluk sahibi vatandaslarin
özgürlesmesi istikametinde gelisecegine, daha çok tek bir yöneticinin mutlak hâkimiyeti etrafinda biçimlenir. Siyasi ahlak da buna
uygun sekilde egemen bir Prensin (Hükümdarin) eylem tarzi üzerinden üretilmeye çalisilir. Ilahi iradenin temsilcisinin dini otoritesi böylece, insanin kendi varligini ve refahini koruma maksatli tesis edilen güç siyasetine dayali üstün otoriteyle yer degistirir.
Yeniçag’da siyasi bir toplulugun olusumunu mümkün kilan “toplum sözlesmesi” düsüncesi, “doga durumu” kavramindan hareketle tesis edilir. Ancak, Machiavelli ve Hobbes’ta doga durumu materyalist ve “bilimsel” bir insan anlayisi üzerine bina edilirken,
Locke’da insan dogasinin yaratilis mitine uygun teolojik bir temellendirmesi öne çikar. Öte yandan, aciliyetleri ulusal birlik ve
toplumsal baris olan Machiavelli ve Hobbes gibi düsünürlerin mutlak monarsiden yana tavir almalari demokratik bir toplum idealinin ötelenmesine yol açar. Iste liberal aydinlanmaci Locke bu hayalin pesinden kosar. O, bir yandan mesruiyeti Tanri iradesine
baglayan geleneksel düsünceye, bir yandan da ahlaki degerlerinden yalitilmis bireyi mutlak bir egemene tabi kilan Yeniçag’in siyasi etik anlayisina karsi, özgürlük ve esitlik temelinde demokratik bir toplumun kavramsal çerçevesini belirlemeye çalisir. Lakin
Locke’un mülkiyet ve özgürlügü yücelten ve bireylerin karsilikli çikarlarini gerçeklestirmeyi amaç edinen sözlesme ahlakinin ne
denli basarili oldugu tartisma konusudur. Locke’un siyaset felsefesini toplum sözlesmesi kurami temelinde degerlendirmek ve onu
diger sözlesmeci düsünürlerden farkli kilan noktalari aydinlatmak bu yazinin öncelikli amacidir. |
| Evrensel Bir Etik Mümkün müdür? | Author : Ülker Öktem | Abstract | Full Text | Abstract :Burada, evrensel, nesnel ve genel geçerli bir etik arayisi içinde olan Kant’in ahlak anlayisi; ahlak felsefesi genel hatlariyla sunulacaktir. Bilgide ulastigi kesinlige kosut bir kesinligi mutlak saydigi ahlak ilkelerinde de gerçeklestirmek amacinda olan Kant, bu
nedenle, evrensel bir etik arayisi içindedir ki, bu, bir akil ahlakidir. Bu ahlakin kurulusunda kurucu ögeler ise, iyi istenç, kosulsuz
buyruk (kategorik emperatif; ahlak yasasi), özgürlük, ödev ve yükümlülük kavramlaridir. Kant, bize, nasil davranmamiz gerektigini belirleyen ahlak ilkelerini saptamak ve bu ilkelerin uygulanisina elverisli bir dünya kurmak ister. Bu nedenle, bilgide ulastigi
kesinlige ahlakta da, mutlak saydigi ahlak ilkeleri araciligiyla ulasmak ister. Bu amaçla, ahlaka iliskin aksiyomlarin da tipki matematigin ve fizigin aksiyomlari gibi sentetik a priori nitelikte oldugunu ispat etmeye çalisir; bu suretle ahlakin niteligi sorununu
ahlakin aksiyomlarinin niteligi sorununa indirger. Aksiyomlarin niteligine iliskin sorunsal çözümlenmedikçe ahlakin ne oldugu
sorununun çözümlenemeyecegini israrla belirtir. Ona göre, ahlakin aksiyomlari, geçerligi herkesçe kabul edilebilir nitelikte bir
tek aksiyoma indirgenebilir. O, ‘kategorik emperatif’ ya da ‘ahlak yasasi’ olarak adlandirdigi bu aksiyomu söyle dile getirir: “Öyle
davran ki, eyleminin kurali genel bir yasanin ilkesi yapilabilsin.”
|
| Âhirette Zaman | Author : Murat Serdar | Abstract | Full Text | Abstract :Zamanin tanimlanmasi ilkçaglardan günümüze kadar felsefenin en önemli problemleri arasinda gelmis ve hala tartisilan bir
konudur. Müslüman filozoflar ve mütekellimler de bu tartismaya dâhil olmuslardir. Zaman, dinler açisindan da önemli bir kavramdir. Dinlerin yasadigimiz dünyada zamanla ilgili inanç ve ritüelleri bulunmaktadir. Âhiret inancini kabul edilmesi zorunlu
bir ögreti olarak koyan dinler açisindan zaman, ayrica bir öneme sahiptir. Âhiret inancinin bir akide olarak zorunlu görüldügü
Islam dininin kaynaklari olan Kur’an ve Sünnette uhrevi âlem anlatilirken zaman ifade eden kelimelerin oldugu görülür. Bu da
âhiret âleminin sonsuzlugu ile sayilan zamani birlikte düsününce âhirette zaman olup olmadigi problemini akla getirmektedir.
Islam’in dini metinlerde âhiretle ilgili süreçler ile ilgi bilgi verilirken gün, sabah aksam, yil, ahkâb gibi zamansal ifadeler telaffuz
edilmistir. Bu lafizlarin geçtigi metinlerin zâhir anlamda literal anlasilmasi durumunda âhirette zamanin oldugunu kabul etmek
gerekecektir. Bununla birlikte âhiret âleminin dünyadaki düzenin kiyâmetle birlikte yok olmasindan sonra gelen yeni bir yaratilis
olmasi sebebiyle, metinlerde geçen zaman ifadelerini bildigimiz anlamlariyla anlamayi imkânsiz hale gelmektedir. Âhiret âleminde zamanin olabilecegine ve olmasi gerektigine, nasslarla bildirilen hususlari göz önünde bulundurarak aklî yönden de delil
getirmek mümkündür. |
| Kant’in Estetik Kuraminin Gadamerci Elestirisi Üzerine Bir Degerlendirme | Author : Nil Avci | Abstract | Full Text | Abstract :Gadamer’e göre 19.yüzyilda estetigin beseri bir bilim olarak özerklik kazanmasi ancak ona has, arindirilmis estetik nesneler alaninin üretilmesiyle mümkün olmustur. Hakikat ve Yöntem isimli eserinde Gadamer bu üretimi soyutlayici estetik bilince yükler. Nesne estetik bir soyutlamayla pratik ve bilissel baglamlarindan koparilarak estetik kilinir. Soyutlayici estetik bilinç ayni
zamanda estetik pratigin etkinligini de oldukça daraltmistir. Gadamer detaylica inceledigi ve elestirdigi bu soyutlayici estetik
bilincin kökenini Kant’in estetik kuraminda bulur, fakat ayni kuramin felsefi yorumbilgisi için vaat edici boyutlarinin oldugunu
da düsünür. Gadamer’e göre Kant’in estetik kuraminin yorumbilgisel boyutu dogal güzelin saf estetik yargisinin çözümlendigi
kisimda degil sanatsal güzelin açiklandigi, güzellik ideali kavraminin öne sürüldügü ve bu idealin yarattigi ilginin tartisildigi
kisimlarda aranmalidir. Oysaki Kant’in estetik kuraminin felsefi yorumbilgisi için çok daha vaat edici bir okumasinin yapilabilecegini savunmak mümkündür. Bu çalismanin amaci Gadamer’in felsefi yorumbilgisi kuramini olustururken Kant’in estetik
kuramiyla kurdugu sorunlu entelektüel iliskiyi çözümlemek ve Kant’a yönelttigi elestirileri yeniden degerlendirmektir. Bu amaçla,
çalismanin birinci bölümünde Gadamer’in hermeneutik deneyim anlayisina deginilecektir. Estetigi de içine alan beseri bilimleri
biçimlendiren soyutlayici ve indirgemeci estetik bilincin yerlesmesinin tarihi, hümanist ortak duyu kavraminin yitirilmesinin
tarihinde aranacaktir. Bu tarihsel okumada Kant’in estetik kuraminin rolü vurgulanacak, Gadamer’in kurama dair elestirileri
ve olumlamalarinin ortaya çikardigi tutarsizliklar gösterilmeye çalisilacaktir. Ikinci bölümde Kant’in saf estetik yargi anlayisi
detaylica incelenerek birinci bölümde sunulan Gadamerci elestirinin hakliliginin izi aranacaktir. Gadamer’in yaptigi gibi Kant’in
dogal güzel ve sanatsal güzel ayrimi üzerine durmak yerine onun estetik kuraminin elestirel felsefesindeki rolünün ve öneminin
vurgulandigi bir okuma yapildiginda, kuramin felsefi yorumbilgisi için degeri tartisilmaz bir açiklik kazanacaktir. |
| Kant’ta Zaman-Mekânin A Prioriligi Problemi | Author : Aykut Küçükparmak | Abstract | Full Text | Abstract :Kant’in Saf Aklin Elestirisi’nde öne sürdügü en tartismali konulardan biri zaman-mekânin a priori oldugu iddiasidir. Kant bu
iddiayi, Newton ve Leibnizci zaman-mekân anlayislarinin neden oldugu problemlerin nihai çözümü olarak görür. Bu yönüyle
zaman-mekânin a prioriligi iddiasi Kant’in çözmeyi hedefledigi epistemik ve metafizik problemler açisindan merkezi bir öneme
sahiptir. Ancak Kant’in diger iddialarinda oldugu gibi, zaman-mekânin a prioriligi iddiasiyla ne kast ettigi konusunda da farkli
yorumlar mevcuttur. Bu durum en temelde Kant’in farkli yorumlara imkân veren ifadelerinden kaynaklanir. Bu çerçevede Kant’in
zaman-mekânin a priori olusuyla ne kast ettigiyle ilgili üç farkli yorumdan söz edilebilir. Bunlardan birincisi zaman-mekân formlarinin deneyim objelerinden zamansal olarak önce geldigini öne süren zamansal öncelik yorumudur. Ikincisi zaman-mekânin a
prioriliginin parça-bütün iliskisi türünden bir önceligi ifade ettigini öne süren mantiksal öncelik yorumudur. Sonuncusu ise a prioriligi yalnizca a posteriori olmama anlaminda ele alan negatif anlamda a priorilik yorumudur. Süphesiz bu yorumlarin hakliligi
ve tutarliligi açisindan incelenmesi, elestirel felsefenin temel tezlerinin anlasilmasinda önemli bir yere sahiptir. |
|
|