IMAM-I Â’ZAM’IN INSAN ANLAYISI |
Author : Mustafa Yildiz |
Abstract | Full Text |
Abstract :Insan dogasi”, “özgür irade” ve “imâmet” kavramlariyla çerçevesini
belirledigim bu makalede, Imam-i Â’zam’in insan hakkindaki görüslerini felsefî
açisindan degerlendirmek amaçlanmistir. Bu amaç dogrultusunda, Islam medeniyet
ve maneviyatinin “imâm-i âzami” (en büyük imami) olarak asil adiyla Nûman bin
Sâbit, künyesi ile de Ebû Hanife’nin, insani anlama yolunda bize evrensel
düzlemde gerekli olan temelleri saglamada yardimci olacagi düsünülmüstür. |
|
YALNIZLIK VE BIRLIKTELIK ARASINDA INSAN ILISKILERI |
Author : Mustafa Günay |
Abstract | Full Text |
Abstract :Bu çalismada, insan iliskileri baglaminda yalnizlik ve birliktelik kavramlari
üzerinde durulacaktir. Çünkü insan iliskileri konusunda karsimiza çikan en önemli
durumlar, yalnizlik ve birlikteliktir. Insanlarin birbirleriyle çesitli iliskiler
kurdugunu biliyoruz. Yalnizlik, insanin varolusunu anlama bakimindan önemli bir
kavramdir. Sosyolojik yalnizlik ve varolussal yalnizlik seklinde bazi ayrimlar
yapilabilir. Yalnizlik karsisinda insanlarin ask ve dostluk gibi kavram ve degerlere
yöneldikleri saptanabilir. Yalnizlik ve birliktelik, birbiriyle etkilesim içinde olan
durumlardir.
|
|
DAVUD EL KAYSERI’YE GÖRE ALLAH’IN KELAMI |
Author : Hasan Sahin |
Abstract | Full Text |
Abstract :Allah’in kelami olarak Kur’an-i Kerim, kelam disiplini basta olmak üzere Islam
düsünce geleneginde muhtelif sekillerde tartisma konusu olmustur. Kelam ekolleri
bu meseleyi Allah’in isim ve sifatlari, kelamin ezelî olup olmamasi, Kur’an’in harf
ve sözcüklerinin konumu gibi açilardan tartismis ve Islam düsünürleri de bu ekoller
arasindan birini tercih ederek digerlerini elestiriye tabi tutmustur. Inanç ve usul
konusundaki problemleri Allah’in Kelami meselesiyle iliskilendiren Davud elKayserî ise bu meselede farkli görüslere karsi tutumunda özgün bir yaklasim
gelistirmis, fikirlerini de benzer bir yolla temellendirmistir. Bu makalede onun
Kesfü’l-Hicâb an Kelâmi Rabbi’l-Erbab adli eserinden hareketle Allah’in Kelami
konusundaki görüsleri degerlendirilecektir.
|
|
DAVUD EL-KAYSERÎ’NIN FELSEFESI |
Author : Mehmet Bayraktar |
Abstract | Full Text |
Abstract :Dâvûd el-Kayserî, hem Türk-Islam düsüncesinde, hem de bazi felsefi
düsüncesiyle genel felsefe tarihi içerisinde özel ve önemlibir yere sahip bir
düsünürdür. Genelde, vahdet-i vücûdçu tasavvuf anlayisina bagliligindan dolayi
bir mutasavvif olarak görülür ise de, o ayni zamânda büyük bir filozoftur. Bugün
biz onu “sûfî filozof” olarak nitelersek, bu daha dogru bir niteleme olur. Geçmiste
herkes Dâvûd el-Kayserî’yi Ibnü’l-Arabî’yi anlamak için okudugundan onu sadece
vahdet-i vücûdu sistemli bir sekilde anlatan düsünür olarak görmüstür. Oysa hemen
hiç okunmadigini sandigimiz özgün eserleri, hatta serh türü eserleri içindeki pek
bilinmeyen düsünceleriyle Dâvûd el-Kayserî, Ibnü’l-Arabî’den daha özgün ve
önemli bir düsünürdür. |
|
DÂVÛDÜ’L-KAYSERÎ’DE TASAVVUF FELSEFESI -Hakikat-i Muhammediye Nazariyesi Üzerine- |
Author : Mehmet VURAL |
Abstract | Full Text |
Abstract :Selçuklular döneminde yetisip, Osmanli’nin ilk müderrisi olan ve Osmanli
düsünce geleneginin olusmasina büyük katki saglayan Dâvûdü’l-Kayserî, tasavvuf
felsefesi alanindaki çalismalari ile dikkat çeken bir âlimdir. O da diger
mutasavviflar gibi bu âlemin olusunu açiklamak için Hakikat-i Muhammediye
nazariyesini benimsemistir. Bu nazariyeyi açiklarken de sârihi oldugu Ibnü’lArâbî’nin etkisi çok açiktir. Ona göre Hakikat-i Muhammediye, varligin ilk ilkesi,
en kâmil (insan-i kâmil) ve en güzel hasletlerin mensei ve örnegidir. O, sadece
sezgiyi benimseyen bir sûfî olmamis; akil ile birlikte kesf, ilham gibi bilgi
kaynaklarini da önemseyen ve eserlerinde bunlari kullanan bir âlim olmustur. |
|
LYOTARD: FARK VE ÇOKLUGUN ANLATISI POSTMODERNITE |
Author : Sinan Kiliç |
Abstract | Full Text |
Abstract :Felsefi anlamda fark ve çoklugun söylemi olan postmodernite, yirminci
yüzyilin ikinci yarisinda özellikle Fransiz felsefe geleneginde etkili olan felsefi bir
kavramdir. Postmodernite sözlük anlamiyla modernite sonrasini tanimlamada
kullanilsa da felsefi anlamda modernite sonrasindan daha çok, modernitenin
yeniden yazilmasi veya sorgulanmasi anlaminda ona karsit olan bir süreci degil
onun içinde gerçeklesen bir dönüsümü tanimlamada kullanilir. Bu anlamda
postmodernite modernite karsiti olmayip, modernitenin totaliter tezlerine, bilimle
temellenen üstanlatilarina yönelik bir kusku ve sorgulamadir. Lyotard’a göre
postmodernite modernitenin bilgi ve bilim alaninda kurdugu tümel ve dislayici
üstanlatilarini sorgulayarak, totaliter dil oyunlarinda degisim ve dönüsümü ifade
eder. Filozofa göre postmodernite modernitenin totaliter üstanlatilarina bagli
söylemlerinden, dil oyunlarinin veya söylem türlerinin çokluguna geçistir.
Postmodernite söylem türleri arasinda özellikle bilimsel bilginin üstünlügüne
dayali hiyerarsik, otoriter dil yapilarini bozarak; onun yerine fark ve çoklugun
anlatisina dayali söylem türlerini olusturur. Bu çalismada modernitenin bilgi ve
bilim alanindaki üstanlatilarini neden ve nasil yitirdigi; buna bagli olarak da
postmodernitede fark ve çoklugun söyleminin neden ve nasil olanakli oldugu
Lyotard felsefesi baglaminda degerlendirilecektir. |
|
DAVUD EL-KAYSERÎ’YE GÖRE GERÇEK SEVGI |
Author : Osman Nuri Küçük |
Abstract | Full Text |
Abstract :Muhabbet, tasavvufî düsüncedeki baslica konulardan biridir. Tasavvuf
tarihinin ilk dönemlerinden itibaren bazi sûfîlerin görüslerinin temelini teskil
eden muhabbet ve ask konusu, zamanla tasavvufun ana temalarindan biri haline
gelmistir. Makalemizde, Osmanli Cihan Devleti’nin kurucu müderrisi ve Ekberî
gelenegin önemli bir Fusûs sârihi Davud el-Kayseri’nin Muhabbet-i Hakikiyye
Risâlesinden hareketle muhabbet konusundaki görüsleri ele alinmistir. Davud
el-Kayseri, konuyu vahdet-i vücûd anlayisi dogrultusunda ele alir. Ekberî
gelenek çizgisinde var olusu, zatî muhabbete istinat ettirir. Vahdet-i vücûd
anlayisinda varlik mertebeleri, Allah’in zatina bagli sifat ve isimlerin zuhuru
seklinde görüldügü gibi muhabbeti de bu tasnife uygun bir taksimle izah eder.
Her bir mertebedeki muhabbetin idrâki ise Davud el-Kayseri’ye göre kisinin
ruhu, kalbi ve nefsi itibariyle o mertebenin geregi olan letâfete ulasmasina ve
hicâplardan arinmis olmasina bagli görülmektedir. |
|
GILBERT RYLE’IN DÜALIZM ELESTIRISI VE KATEGORI HATASI SAPTAMASI |
Author : Vedat Çelebi |
Abstract | Full Text |
Abstract :Düalizm, kendi içinde bir takim farkliliklar içerse de en temelde ruh ve
bedeni birbirine indirgenemeyen iki ayri töz olarak kabul eder. Esas problem,
birbirinden bagimsiz iki ayri tözün nedensel olarak açiklanmasi ile ilgilidir. Klasik
felsefedeki ruh-beden problemine iliskin tartisma, zihin felsefesinde zihin-beden
problemi olarak karsimiza çikmaktadir. Bu noktada Ryle, özellikle Descartes ile
özdeslesmis Kartezyen düalizminin aksine zihin-beden ayrimini elestirerek;
bedenden ayri, bedenden ve davranistan bagimsiz zihin anlayisina karsi
çikmaktadir. “Makinedeki hayalet dogmasi” olarak adlandirdigi zihin-beden
ayrimini, kategori hatasi olarak nitelendirmekte ve zihin-beden düalizminde
yapilan kategori hatasini günlük hayattan verdigi örnekler ile temellendirmeye
çalismaktadir. Sonuç olarak bu makalede, Ryle’in Descartes üzerinden düalizm
ögretisine getirdigi elestiriler, kategori hatasi saptamasindan hareketle; zihin, bilinç
ve içebakis kavramlari baglaminda degerlendirilmektedir.
|
|