MÖ I. BINDEN MS VII. YÜZYILA KADAR TOHÂRISTAN’IN SIYASI TARIHI | Author : Hasan BAYBURTLUOGLU | Abstract | Full Text | Abstract :Tohâristan bölgesi, siyasi, sosyokültürel ve iktisadi bakimdan oldukça önemli bir bölgedir. Bölgeyi siyasi olarak ele aldigimizda birçok devletin geçisine imkân saglayan stratejik bir yapiya sahip oldugunu görmekteyiz. Tohâristan, sadece topluluklarin hareketliligine degil, ayni zamanda devletlerin uzun dönemli hâkimiyetlerine de sahne olmustur. Bölgenin, kuzeyde Maveraünnehir bölgesi, güneyde Hind cografyasi, batida Iran cografyasi, doguda ise Iç Asya’ya geçis saglama potansiyeline sahip oldugunu görüyoruz. Tohâristan’in siyasi tarihine birçok devlet etki etmistir. Bölgenin ismi de bu münasebetle ortaya çikmistir. Zira Tohâristan ismi (Tohâr yurdu), Dogu Türkistan’dan bölgeye gelip hâkimiyet kuran “Tohâr” isimli bir kavimle baglantilidir. Bölgede Tohârîlerden baska, yasadiklari çagin büyük devletleri arasinda gösterilen; Akhamenid Imparatorlugu, Baktriya Grek Kralligi, Kusan Devleti, Eftalit Devleti, Sasani Devleti, Gök Türk Kaganligi, Emevî ve Abbasî Devletleri hâkimiyet kurmustur. |
| ???????? ???????? ????? ? ????? ?????? ????????? ? ?????? ???? ??????? ?????????? ??? | Author : Adelya MIIASSAROVA | Abstract | Full Text | Abstract :??????? ?????????? ??. ?.?. ???????????? ?????????? ???????????? ???????????? ???????? ????? ?? ?????????? ????????? ?????????? ?????????. ????? ??????? ????? ????? ??? ?? 118 ?????? ??????? ????. ???? ?? ????????? ??????? ????? ?????? ????????? ? ?????? ???? ?? ??? ???????????? ???????? ???????? ?????, ??????? ?? ????? ????????????? ? ?????? ??????.
???????? ?? ??, ??? ???? ????????? ???? ? ????????? ??????? ?????????? ??? ?????? ??????? ? ???? ????? ????????????? ??????, ???? ???????? ????????? ? ???????? ???? ?? ??? ??? ?? ??????????, ? ????? ???? ?? ??????? ? ??????? ??????. ? ???? ??? ????? ???????? ????? ? ???????? ????????? ????? ??????????? ? ???????, ??????????? ?? ??????????, ? ??? ????? ? ????????, ????????.
??????????? ? ????? ?????? ??????? ?????????????? ???????? ???????? ?????, ?????????? ? ?????? ?????? ????????? ? ?????? ???? ??????? ?????????? ??? ??. ?. ?. ????????????. ???? ??????????? ????? 50 ????? ????, ???????????? ?? ??????-???????? ????? ?? ????????? ??????: ??????, ?????, ?????, ????????, ???????, ?????????? ? ????????, ????????. |
| TÜRK KÜLTÜRÜNDE DAG VE DÜZGÜN BABA DAGI | Author : Onur KÖSE | Abstract | Full Text | Abstract :Islamiyet öncesi Türk kültürünün önemli bir motifi olan dag kültü, Türk inanç dairesinin ve kültürel kodlarinin ana merkezindeki unsurlardan birisidir. Evren tasavvurundan, efsanelere, dini ritüellere ve mitolojiye kadar Türk kültürünün içinde heybetiyle her zaman bir dag vardir. Degisen zaman ve cografyaya ragmen yansimalarini hala sürdüren bu kadim kült, binlerce yildir yasiyor. Çalismamizda Türkler için dag ne anlam ifade etmistir, kültürün içindeki konumu ve tasidigi anlamlar nelerdir, bu konular üzerine egilmekle beraber, Orta Asya’dan ve Eski Türklerden o kadar da uzak olmayan yakin bir örnek üzerinde duracagiz; Tunceli (Dersim) bölgesinde bulunan, Alevi Bektasi Inanci için önemli bir kutsal mekân olan Düzgün Baba daginin, efsanesinin ve evliyasi Düzgün Baba (Sah Haydar/Ak Haydar) üzerinde duracagiz. Düzgün Baba’nin mekaninin Islamiyet öncesi inançlardan tasidigi dag kültüne ve diger kadim izlerin üzerine egilmeye çalisacagiz. |
| DIPLOMATIK BELGELERDE GEÇEN TÜRKÇE-TATARCA “TIS” (DIS) KELIMESI HAKKINDA | Author : Nikolay Ivanoviç VESELOVSKIY | Abstract | Full Text | Abstract :Ruslarin Kirim Türklerine ödedikleri vergiler... |
| ISLAM KAYNAKLARINDA TÜRK IMGESI VE ONUN DEGISIMI | Author : Ahmet KARADENIZ | Abstract | Full Text | Abstract :Imge bir kimsenin veya nesnenin zihindeki tasavvuru demektir. Baska bir tanimla imge bir seyin ne oldugundan çok onun ne olarak düsünüldügüdür. Bir millet için imge olusturmaksa tanimdaki kadar basit degildir. Çünkü imge olustugu dönemin neredeyse bütün sartlarindan etkilenir. Islam dünyasinda zihinlerdeki Türk algisi da Türklerle kurulan olumlu veya olumsuz iliskilere göre sekillenmis ve zaman içerisinde degisiklik göstermistir. Aslinda Islam dünyasindaki, Türk imgesi dogal yoldan olusmamistir. Baslangiçta Türkler için olumsuz bir imge olusturulmus, onlar; zalim, kaba, medeniyetten yoksun vahsi bir topluluk olarak gösterilmis, dahasi onlar insanligin basina bela bir millet olarak da tanimlanmislardir. Bu yüzden onlara karsi bir düsmanlik fikri gelistirilmistir. Türklerin Islamiyet’e girmesiyle beraber düsmanlik fikri ortadan kalkmis ve Türk imgesi de degismistir. Bu süreçten sonra Türklerin meziyetlerinden faydalanmak istemisler ve bu dogrultuda çabalara girismislerdir. Bu çalismada “Türk Imgesinin” Islam âleminde zihinlerdeki seyahatinin pesine düsüldü, bu konuyu anlamak ve açiklamak için çalisildi. Konuya Türk ve Arap tanisikligindan bahsedilerek baslandi. Daha sonra da “Türkler, Islam dünyasi penceresinden nasil görünüyor?” sorusunun cevabi arandi. Sonuç olarak; Islam dünyasinda Türkler için olusturulmus olumlu ve olumsuz iki ayri imgeden bahsedilebilir. Türk imgesinin bu sekilde degisiklik göstermesi, Türklerin Islamiyeti kabul etmelerine bagli olarak gerçeklesmistir. Imgenin dönemlere göre degisiklik göstermesi de onun gerçegi yansitmadigini göstermektedir. |
| XVII. YÜZYILDA OSMANLI VE INGILTERE’DE KRIZLER VE DÖNÜSÜMLER KARSILASTIRMALI BIR TARIH PERSPEKTIFI | Author : Gökhan TOKA | Abstract | Full Text | Abstract :Bu çalismanin amaci, Osmanli ve Ingiltere’de XVI. yüzyilin sonundan baslayip XVII. yüzyil ortalarina kadar süren krizler, isyanlar ve dönüsümleri karsilastirmali bir tarih yaklasimi ile analiz etmektir. Uzun bir süre Osmanli tarihi üzerine yazilmis birçok akademik çalismanin bir “ön kabul” olarak gelistirdigi “gerileme” tezinin, Ingiltere gibi bir devletin tarihini yazarken niçin “muhtesem devrim” mahiyetinde oldugunu sorgulamak, neredeyse ayni tarihsel süreç içerisinde her iki devletinde benzer ya da farkli dönüsümler geçirip geçirmedigini belirtmek, incelemek ve bunlari karsilastirarak çikarimlarda bulunmak ana esastir. Bunun yaninda iktidarin paylasimi ve bu paylasimin hangi zümrelerden olustugu, Yeniçag devletinin gelirlerinin nasil dagildigi ve bu dagilimda yöneten ile yönetilen iliskisinin nasil olduguna dair gibi sorulara da cevap aranacaktir. |
| MOGOLLAR ZAMANINDA TICARETIN BESIGI: IPEK YOLU | Author : Muhammed Emin KOÇAK | Abstract | Full Text | Abstract :Insanlar yaratilis icabi, ihtiyaçlarinin giderilmesi için birbirleriyle sürekli iletisim ve etkilesim halinde olmuslardir. Toplumlar, Ilkçaglardan itibaren gereksinim duydugu maddeleri elde etmeye çalismis ve bunu yaparken de muhtelif yollara basvurmuslardir. Bu yollardan birisi olan ticaret sayesinde de farkli medeniyetler birbirleriyle bulusup yeni ürünler kesfetmislerdir. Yaklasik 2000 yillik bir geçmise sahip olan ve Dogu ile Bati arasindaki ticari faaliyetler neticesinde meydana gelen Ipek Yolu, zamanin en islek ticaret güzergâhi olmustur. Ipek Yolu, tek bir yol olmayip, muhtelif kollara ayrilmistir. Bu kollar, farkli cografyalari içine almaktadir. Dolayisiyla, tarihi süreç içerisinde çesitli devletler Ipek Yolu hâkimiyeti için birbirleriyle mücadele etmislerdir. Mogollar, Ipek Yolu’nun büyük bir kismini hâkimiyetleri altina almislardir. Bu süreçte kurulan yam sisteminin ticari faaliyetlere yardimci olmasi amaçlanmistir. Yeni sehirler kurularak ticaret desteklenmis ve Mogol sehirleri birer cazibe merkezi haline getirilmistir. Hanedan üyeleri ve devlet görevlileri tarafindan desteklenen ortaklik teskilati ile Mogol topraklari ticarete elverisli hale getirilmistir. Bunlara ek olarak, tüccarlarin mallarina uygulanan sigorta sistemi ve savas zamaninda dahi ticaret kervanlarina zarar verilmemesi Mogollarin ticarete verdigi degeri açikça göstermektedir. Bu makalede, XIII. yüzyilin baslarinda kurularak dünya tarihini derinden etkileyen Mogol Imparatorlugu zamanindaki Ipek Yolu incelenmistir. |
| TÜRKIYE SELÇUKLU SULTANI II. KILIÇARSLAN ILE HALEP ATABEYI NUREDDIN MAHMUD ARASINDAKI MÜNASEBETLER | Author : Çagatay GENÇTÜRK | Abstract | Full Text | Abstract :Türkiye Selçuklu Sultani I. Mesud Kilikya Ermeni Baronlugu’na düzenledigi sefer dönüsünde hastalanarak 1155’te vefat etmisti Onun ölümünden sonra Selçuklu ülkesinde yasanan iktidar mücadelesini firsata çevirmek isteyen Halep Atabeyi Nureddin Mahmud bölgeye müdahale etmisti. Bu sirada Sultan II. Kiliç Arslan; kardesi Sâhinsah, Dânismendli emîrleri Yagibasan ve Zünnûn ile mücadeleyi sürdürmekteydi. Bunu firsata çeviren Nureddin’in Selçuklu ülkesine girmesiyle iki Türk hükümdari arasinda ipler koptu. Öte yandan Nureddin Dânismendlileri himayesine alarak Kiliç Arslan’in Orta Anadolu’daki yayilmaci siyasetini engelledi. Ikili arasindaki bu gergin ortam Nureddin Mahmud’un 1174 yilindaki ölümüne dek sürdü Onun ölümünden sonra harekete geçen Kiliç Arslan 1175’de Sivas’i, 1178 yilinda ise Malatya’yi alarak Orta Anadolu’yu topraklarina katmayi basardi. Öte yandan Nureddin Mahmud’un ölümü sayesinde rahat hareket etme imkânina kavusan Kiliç Arslan, 17 Eylül 1176 tarihinde Miryokefalon Zaferi ile Bizans’i büyük bir bozguna ugratti.
Konumuzla alakali Yasemin Aktas’in “II. Kiliç Arslan Döneminde Nureddin Mahmud ve Selahaddin Eyyûbî ile Iliskiler” adli bir makalesi bulunmaktadir. Ancak çalismada 1159 yilinda Bizans, Halep Atabeyligi ve Danismendli Emiri Yagibasan arasinda yapilan anlasma, Nureddin Mahmud tarafindan 1172 yilinda Kiliç Arslan’a karsi Melik Sâhinsah, Mardin ve Harput (Hisn-i Ziyâd) Artuklu emirleri, Kilikya Ermenileri ve Dânismendlilerin Sivas kolunun katildigi ittifaka hiç deginilmemistir. Ayrica Kiliç Arslan’in 1162 yilinda Istanbul’a giderken yaninda Nureddin Mahmud’un kardesi Nusretüddin’in bulunmasi gibi birçok önemli olaya da yer verilmemistir. Neticede çalismanin agirlikli konusunu II. Kiliç Arslan ile Selahaddin Eyyûbi arasindaki münasebetler olusturmustur. Çalismamizda bu eksiklikleri tamamlayarak iki Türk hükümdari arasindaki münasebetleri ve bölgedeki diger devletlerle olan iliskilerini ele alacagiz. |
| ÖZBEKISTAN’DAKI BIR KAYA RESIM ALANININ YENIDEN YORUMLANMASI | Author : Farhod MAKSUDOV | Abstract | Full Text | Abstract :Bu makale, Güney Özbekistan’da geçen yüzyilin baslarinda kesfedilen Zarautsay kaya resimlerinin yeni bir izahini sunmaktadir. Yazar, bölgedeki ilk çiftçiler olduklarini ileri sürdügü, arazide uçlari kivrik ilkel çapalarla çalisan bir grup antropomorfik figürün üzerinde özellikle durmaktadir. Yeni yorumdan elde edilen sonuçlar tartisilmistir. Makale ayrica, bu bölgedeki kaya resimlerinin belki de Orta Asya tarihindeki toplumsal cinsiyete dayanan en eski kiyafet ve isbölümü tasviri olabilecegine dikkat çekmektedir. |
| OSMAN GAZI ILE INEGÖL TEKFURUNUN MÜCADELESI VE INEGÖL’ÜN FETHI | Author : Cengiz GÜLER | Abstract | Full Text | Abstract :Bitinya cografyasinda kurulan ve kisa sürede beylikten imparatorluga dönüsen Osmanli Devleti, tarih arastirmacilarinin her zaman ilgi odagi olmustur. Osmanli Devleti’nin çok kisa bir süre içerisinde büyük bir imparatorluga dönüsmesi tarihçiler tarafindan tam olarak açiklanabilmis degildir. Özellikle kurulus dönemiyle ilgili birçok mesele hâlâ tartisilmaktadir. Osmanli Devleti’nin kurucularinin mensei, ilk siyasi ve askerî faaliyetleri, beyligin siyasi olarak ortaya çikisi gibi konular hâlâ tarihçiler arasinda tartisma konusu olarak devam etmektedir. Bu konularin tam olarak açiklanamamasinin nedeni Osmanli Devleti’nin kurulusuna dair kaynaklarin yetersiz olmasi ve bu kaynaklarin menkibevi bir anlatimla yazilmis olmasindandir. Sadece sinirli sayidaki bu kaynaklara bagli kalmak, kurulus dönemi hakkindaki tartismalara son verilmesine imkân tanimamaktadir. Bundan dolayi Halil Inalcik’in izinden giderek bizzat sahaya inmek, cografyayi adim adim dolasmak, tarihi kaynaklardaki her türlü bilgiyi cografya üzerinde tartismak gerekmektedir. Bu çalismada Osman Gazi’nin bagimsizligini ilan etmesinden önceki faaliyetleri incelenecektir. Özellikle Osmanli tarihçilerinin çok fazla üzerinde durmadigi Inegöl tekfurlugu ile aralarindaki iliskiler üzerinde durulacaktir. Mevcut olan Osmanli kroniklerindeki bilgiler tekrardan elestirel bir gözle incelenip, olaylarin gerçeklestigi cografya üzerinde saha çalismasi yapilarak ve daha önce yapilan saha çalismalarindan elde edilen verilerde kullanilarak toponomik veriler isiginda Osman Gazi’nin Inegöl tekfurlugu ile mücadeleleri tekrardan ele alinacaktir. |
| ORTAYA ÇIKISINDAN BASTIRILMASINA KADAR PONTUS AYAKLANMASI | Author : Sinan MISER | Abstract | Full Text | Abstract :Pontus kavrami ve teorisi, köklerini Yunan bagimsizligi ekseninde sekillenen Megali Idea Projesi içerisinde barindirmaktadir. Yunan yayilmaciligini esas alan ve saldirgan bir politika güden bu teori, ilk defa 1844’de Yunan Parlamentosu’nda gündeme getirilmistir. Yunanistan’in bu kapsamda baslattigi açik/gizli faaliyetler, 1904 senesinde Merzifon Amerikan Koleji’nde kurulan Pontus Dernegi ile pratige dönüstürülmüstür. Hareket, mütareke sonrasinda ivme kazanmis, ancak Milli Mücadele sürecinin adli ve askeri unsurlarin devreye sokulmasiyla bastirilistir. Pontus sorunu, Lozan Konferansi çerçevesinde imzalanan mübadele sözlesmesiyle, bölgede bulunan tüm Rumlarin Yunanistan’a göç ettirilmesiyle sonuçlanmistir. Bu makalede, kökleri XV. yüzyila kadar giden Pontus Devleti fikrinin nasil ortaya çiktigi ve Mütareke sonrasi Pontus Kalkismasi’na karsi yürütülen sivil ve askeri mücadelede Merkez Ordusu ve Istiklal Mahkemelerinin rolü ortaya konulmaya çalisilacaktir. |
| IKINCI DÜNYA SAVASINDA MÜTTEFIK KONFERANSLARI VE TÜRKIYE IÇIN ÖNEMI | Author : Tugrul OTAÇ | Abstract | Full Text | Abstract :Ikinci Dünya Savasinin baslangici ile “aktif tarafsizlik” ilkesini strateji edinen Türkiye’nin bu amaç için hangi yöntemleri belirledigi ve bunlari Müttefiklere karsi nasil uyguladigi sorusu önemli bir nokta olusturmaktadir. Savas süresince hem Müttefik hem de Mihver Devletleri’nden sürekli baski gören ve sikistirilan Türkiye, bu durumdan kararli durusu sayesinde kurtulmayi bilmis, müttefikleri kendi askeri ve ekonomik durumunu gerekçe göstererek ikna etmistir. Savasin anahtar noktasi olan konferanslar sürecinde, Türkiye ile yapilan Adana ve Kahire Konferanslarinin Müttefikler açisindan önemi ve Türkiye’nin burada izledigi politikanin savas disi kalmasini saglamasi dikkat çekicidir. Türkiye, Kahire Konferansi sonrasi askeri yardim taahhüdü karsiliginda, savas sonrasi düzen içinde kendine bir yer edinme amaciyla savasa girmeyi kabul etmistir. Yalta ve Potsdam Konferanslarinda Sovyetlerin Bogazlar ve Kars-Ardahan illerine yönelik isteklerini, Ingiltere ve ABD’nin destegini alarak etkisiz hale getirmistir. Müttefik isteklerine uygun olarak 2 Agustos 1944’te Almanya ile tüm iliskilerini kesmis ve savas sonucunun belli oldugu söylenebilecek bir tarih olan 23 Subat 1945’te ise savas ilan etmistir. Bu sekilde Türkiye, Anadolu topraklarini savasin yikici etkilerinden korumayi basarmistir.
Bu çalismada, Ikinci Dünya Savasi çerçevesinde yapilan konferanslar ve Türkiye’nin buradaki konumu ele alinmistir. Bu dönem içerisindeki olaylarla ilgili Basbakan ve diger yetkililerin degerlendirmeleri sunularak dis politikanin çerçevesi anlatilmaya çalisilmistir. Bunun disinda Türk Basininin da konferanslar hakkindaki açiklamalari yer almistir. Diger taraftan Türkiye’nin Müttefik ve Mihver Devletleri ile yaptigi ihracat ve yardim antlasmalari çerçevesindeki askeri malzemelere iliskin bilgiler, birinci elden kaynaklardan yararlanilarak sunulmustur. |
|
|