Modernlesme Sürecinde Aile: Degisen Annelik ve Babalik | Author : Ali Bayer | Abstract | Full Text | Abstract :Aile toplumu meydana getiren ve temsil eden en küçük birimdir. Insanoglunun yasamini sürdürmesi için fiziksel, sosyal, duygusal ihtiyaçlari bulunur ve bu ihtiyaçlarin giderilmesinde aile önemli rol oynar. Ailenin yapisinda meydana gelen bir degisme ayni zamanda toplumdaki degisimi de yansitmaktadir. Sanayilesme, modernlesme sürecinde kadinin güç kazanmasi hem ailede hem de is yerinde cinsiyet esitligine yol açmistir. Geleneksel aile modelinde erkek evin geçimi saglamak, kadin ise ev isleri ve çocugun bakimindan sorumludur. Kadinin egitim düzeyinde görülen yükselme ve ücretli bir iste çalismasi kadinin toplumsal ve aile içindeki konumunu, sorumluluklarini ve rollerini etkilemistir. Degisen bu durum karsisinda babalar çocuklariyla daha fazla ilgilenir duruma gelmislerdir. Türkiye’de egitim düzeyi yüksek kesimlerde aile içi roller ve sorumluluklar esler arasinda esit paylasilsa da diger kesimlerde halen geleneksel annelik-babalik modelinin sürdügü ifade edilmektedir. Modernlesme süreci toplumsal yapiyi, sosyo-kültürel hayati etkiledigi gibi anne-babalik olgusunu da etkilemistir. Böylece erkek modern toplumda daha evcimen hale gelmis, kari-koca birbirleriyle daha uyumlu ve ailenin korunmasi ve devamini korumaya baslamislardir. Aileyi yakindan ilgilendiren evlenme yasinin yükselisi, bosanma sonrasi çocuklarin durumu, evlilik disi birlikteliklerin artisi, homoseksüel evliliklerin yayginlasmasi, eslerin her ikisinin de çalismasi sonucu evde geçirilen zamanin azalmasi gibi gelismeler annelik-babalik kavramina yüklenen anlam ve alginin degisimine yol açmistir. Çalisma deskriptif bir yöntemi esas almaktadir. Bu arastirmada annelik ve babalik olgusuna yüklenilen yeni anlamlar, modernlesmenin aile içi statü ve rollere etkisi ele alinacaktir.
|
| Dinî Hükmün Güncellenmesi: Alani, Imkâni ve Gerekçeleri | Author : Ahmet Yaman | Abstract | Full Text | Abstract :Yüce Allah’in buyruk ve belirlemelerine bagli oldugu için dinî hükmün ve bunlarin bir araya gelmesiyle olusan fikhin güncellenmesi meselesi, hem akademik hem de duygusal boyutlari olan ve bu sebeple de dikkatle ele alinmasi gereken bir konudur. Bu mesele etrafinda birisi tefrit digeri ifrat sayilabilecek iki sagliksiz tavir yaninda, metodik çerçevede daha dengeli bir degisim teorisi öneren üçüncü bir tutum bulunmaktadir. Dinî hükmün asla degismeyecegini savunan tefrit yaklasimi, klasik fikih doktrinini, meseleye son noktayi koyan hükümler mecmuasi olarak görmektedir. Bunun karsisinda konumlanan ifrat görüsüne göre ise dogrudan Kitap ve Sünnet’te bulunanlar da dâhil olmak üzere dinî-fikhî hükümlerin tamami, üretildigi tarihsel ve toplumsal sartlarla kayitlidir. Dolayisiyla toplum ve sartlarin degisimine paralel olarak bu hükümler de degismelidir. Daha dengeli ve yöntemsel olarak daha tutarli olan üçüncü yaklasima göre ise degisimin ilkesel olarak mümkün olmadigi alanlar disinda kalan fikhî hükümler, dayanaklari ve amaçlari itibariyla degisime konu olabilirler. Bu yazi, iste bu son yaklasim etrafinda bazi saptamalar yapacaktir.
|
|
|