Almanya ve Hollanda’daki Türklerin Geri Dönüs Niyetleri Üzerine Karsilastirmali Bir Çalisma | Author : Birsen Sahin Kütük | Abstract | Full Text | Abstract :Türkiye’den Bati Avrupa Ülkelerine yönelik emek göçünden bu yana yaklasik altmis yil geçmis ve Türkler bu
ülkelerde kalici bir toplum haline gelmistir. Bu çalismada ulus-ötesi toplum olarak da adlandirilan Almanya
ve Hollanda’daki Türklerin, Türkiye’ye geri dönme niyetleri karsilastirmali olarak incelenmistir. Nicel arastirma
deseni kullanilan çalismada Almanya’nin Frankfurt ve Duisburg, Hollanda’nin Amsterdam, Rotterdam, Eindhoven
ve s-Hertogenbosch kent merkezlerindeki 596 Türk göçmenden anket formu ile veri toplanmistir. Arastirma
sonucunda, girisimci olma durumu ve vatandasligin geri dönme niyeti ile iliskili oldugu görülmüstür. Ayrica ev
sahibi toplumun kültürünü, kimligini benimseme ve ev sahibi toplumla iletisimin geri dönüs niyetinin yordayicilari
oldugu saptanmistir. Bunun yani sira Türk kimligini benimseme, Türklerle iletisim ve Türkiye’deki Türklerle
iletisim ve önyargi da geri dönüs niyetinin yordayicilari arasinda yer almaktadir. Bu sonuçlar, geri dönüs niyetinin
sadece bireysel faktörlerden degil, ayni zamanda ülkelerin göç politikalarindan da etkilendigini göstermektedir.
Almanya ve Hollanda’daki Türklerin geri dönüs niyetinde bireysel ve yapisal faktörlerler birlikte etkili olmaktadir |
| 1970’ler Sonrasi Almanya Kültürünün Tersyüz Edilmesi: Kanaklar | Author : Akin Bakioglu | Abstract | Full Text | Abstract :Bu çalisma, 1960’li yillardan itibaren Türkiye ile Almanya arasinda örülen göç aglarinin birbirinden farkli
dönemlerdeki görünümlerini ortaya koyarak, Almanya’da yasayan Türkiyeli göçmenlerin insa ettikleri Kanak
kültürünün günümüzdeki yansimalarini ele almaktadir.
Çalisma, 90’li yillarin sonuna dogru, özellikle ikinci nesil Türkiyeli göçmenlerin çalisma kültürü, sosyal uyum
ve entegrasyonunun egemen Alman kültürüne karsi olusumunu; Kanak kültürünün Almanya’daki görünümleri
üzerinden incelemeyi amaç edinmektedir. Misafir isçilikten vatandasliga kadar geçen altmis yillik süreçte, iki
farkli kültürün temasi ve karsilikli etkilesimi sonucunda her iki kültürden ciddi izler tasiyan yeni bir kültür ortaya
çikmistir. Özellikle Türkiye’den gelenlerin yogun olarak yasadiklari mahallelerde görülen bu kültür, günümüzde
“Kanak” ya da “Kanaken” isimleriyle anilmaktadir.
Çalisma bir yandan Almanya’daki Türkiyeli göçmenlerin nesilleri arasindaki kültürel farkliliklarina odaklanirken
diger yandan da Türkiyeli göçmenlerin Alman kültürü içerisinde olusturduklari Kanak kültürünü içeren sanatsal
üretimler üzerinden, egemen kültürel kodlarin diasporik kültürel ögelerle çatismasini incelemektedir. |
| Hatay ve Nigde Örneginde Sokakta Çalisan Suriye Kökenli Erkek Çocuklarin Yasam Kosullari ve Uyum Problemleri1 | Author : Yonca Yüce - Ercan Geçgin | Abstract | Full Text | Abstract :Suriye’de 2011 yilindan bu yana devam eden çatismalar ve savaslar ile birçok Suriyeli kendi can güvenligini
saglamak için çogunlukla Türkiye’ye, akabinde Lübnan, Ürdün gibi komsu ülkelere göç etmistir. Göç eden
Suriyeliler kendi yasam alanlarini, islerini ve tüm varliklarini birakarak yeni bir yerlesim yerinde uyum sürecine
girmeye baslamistir. Fakat göç edenler büyük oranda çocuklardan ve gençlerden olusmaktadir. Dolayisiyla
hassas olan ve ergenlik çaginda olan çocuklarda göçün yarattigi etkiler olumsuz izler birakmaktadir. Bundan
hareketle saha çalismasina dayanan bu çalismada, Türkiye’nin Hatay ve Nigde sehrinde yasayan Suriyeli
erkek çocuklarda uyum sürecini etkileyen konular odak noktasi olmus ve her iki sehirde yasayan çocuklar
arasinda karsilastirma yapilmistir. Suriye kökenli sokakta çalismak durumunda kalan erkek çocuklarin gündelik
hayat pratikleri içerisinde sokakta; hangi uyum süreçlerinden geçtigi, problemlere karsi olan dayanikliliklari,
problemlere karsi ne gibi taktikler gelistirdikleri ve toplumla olan etkilesimlerinin anlasilmasi amaçlanmistir. 8-16
yas araligindaki Suriyeli çocuklarla nitel arastirma yönteminin etnografik desenine bagli kalarak mülakatlar ve
gözlemler gerçeklestirilmistir. Arastirmanin bulgularina göre; çocuklarin uyum saglayabilmesinin önündeki en
büyük bariyer Türkçe dil becerisindeki yetersizlikler ve maddi imkânlarin kisitliligidir. Bu durum çocuklarin egitim
hayatina da olumsuz bir sekilde yansimaktadir. Her iki sehirde yasayan Suriyeli çocuklar ekonomik problemlerden
kaynakli sokakta çalisarak gerekli ihtiyaçlarini karsilamaya çalismislardir. Ayrica uyum sürecinde Hatay’da
yasayan Suriyeli çocuklarin, Nigde’de yasayan Suriyeli çocuklara göre daha kolay bir uyum süreci geçirdigini
söyleyebiliriz. Bu durum, Hatay’da yasayan Türk vatandaslarinin Arapçayi bilmesinden ve Suriyelilerle rahat bir
iletisim kurabilmesinden kaynaklidir. |
| Understanding ‘Sufferation’ by thinking about ‘Differential (Im)mobilities | Author : Nigel Carter | Abstract | Full Text | Abstract :120iNSAN HAREKETLiLi i U LUSLARARASI D E RGiSi
I
N
TERNATIONAL J O U RNAL O F HUMAN M O BILITY
I J H M
IJHM, 2021; 1 (1): 120-127
Understanding ‘Sufferation’ by thinking about ‘Differential (Im)mobilities’
Nigel Carter1
Deporting Black Britons: Portraits of Deportation to Jamaica’ (2020) Edited by Luke de Noronha
Manchester University Press, 2020, 305 pages, $ $22.78, ISBN-13: 978-1526143990 ISBN-10: 1526143992 |
| Egemenligin Sinirlarindan, Göçmenlik ve Umudun Filtre Sinirlarina | Author : Osman Özarslan | Abstract | Full Text | Abstract :Bu çalisma genel olarak sinirlar, özel olarak da modern dünyanin kurulusu ile birlikte sinirlarin tanimi ve niteligine iliskin yasanan degismelere iliskindir. Göç çalismalari, temelde siniri geçmis ya da geçememis insanlarin göçmen(lik) durumlari üzerine yogunlastigindan, bu çalismada, asil adaletsizligin, çatismanin yasandigi ve hegemonya iliskilerinin degisik baglamlarda görünür oldugu, sinir ve sinir bölgesi konulari, bir literatür taramasi üzerinden ele alinmaya çalisilacak. Sinir mefhumu, Ortaçag’dan çikisin en önemli siyasal araçlarindan birisi olarak, yalnizca modern devletin sinirlarini degil, ayni zamanda egemenligin sinirlarini da belirleyerek, egemenligi de tanimlamistir. Akabinde, belirli sinirlar belirli aidiyetlerin ve kimliklerin olusmasini hizlandirmis böylelikle, ulus devletler ve vatandaslik bilincinin ortaya çikmasini daha da kolaylasmistir.
Öte yandan, egemenlik, ulus devlet/vatandas gibi kategorilerin ötesinde, modern dünyanin sinirlandirilmasi, modern insanin düsüncesini kartografik hale getirmis, mental dünyanin da belirli sinirlar içinde belirli pozisyonlara yerlestirilmesini/yerlesmesini kolaylastirmistir.
Dünyanin neo-liberal dönüsümü ile birlikte, sinirlar; göçmenlik, terörizm, vatandaslik, mültecilik, egemenlik gibi pek çok toplumsal kategoriyi belirli ya da belirsiz hale getiren, onu kuran, bozan, hareketli ve görünmez hatlara, alanlara dönüsmüs, tüm bu müphemlikler içinde sinir denilen seyin, ne oldugu da belirsizlesmistir. Dolayisiyla bu çalismanin bir diger konusu da, sinir denilen bu belirsizlik alaninin güncel olarak ne türden iliskileri insaa etmeye çalistigini açiklamaya çalismak olacak. |
| Türkçede Göç: Sözcükler ve Kavramlar | Author : Dursun Ayan | Abstract | Full Text | Abstract :Bu çalismada Türkçede göç olgusunu anlatan sözcükler ile kavramlarin bir dökümü verilmistir. Türkçede “göç” için dogrudan göç kavrami kullanildigi gibi diger dillerden ödünçlenen kavramalar da kullanildigi için kavramlarin alindigi diller belirtilmistir. Bu nedenle, öncelikle, sözcük ve kavramlar Türk dilinin tarihi ve etimolojik sözlükleri (Drevneturkskiy Slovar, An Etymological Dictionary of Pre-Thirteenth Century Turkish, Codex Cumanicus) ile eski metin çalismalarindan (Mukaddimetü’l Edeb. Kutadgu Bilig) derlenmistir. Göçün tarih boyutu dikkate alindiginda özellikle Osmanli dil sözlüklerine (Osmanli Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlügü Osmanlica-Türkçe Ansiklopedik Lûgat ve Kamus-i Türkî), göç tarihi arastirmalarina bas vurulus ve ilgili kavramlar söz dagarcigina dahil edilmistir.
Türkçe yayinlanan telif ve çevri sosyoloji sözlükleri eski ve yabanci dilden kavramlari bugüne baglamasi bakimindan önemli görülmüs ve güncel göç kavramlarina eklenmistir. Özel göç sözlüklerindeki kavramlar ile göç arastirmalarinda kendini gösteren kavramlar bu çalismanin son sözcük öbegini olusturmustur.
Çalisma göç kavrami esliginde sözlüklere ve yayinlara yapilan bir tür yolculuk olarak dikkate alinmalidir. Bu yolculukta felsefeden yol metaforu (homo viator) ve tarihten göç örnekleri göçü bir anlam çerçevesine koymaya yardimci olacaktir. Çalisma göçün sözlükler ile toplum arasindaki iliskisini kurmaya çalisirken sosyolengüistik bir amaç gütmüstür. Ayrica göçe iliskin bilginin toplumsal ve hukuki dönüsümünü göstermeye çalismistir. Diger bir amaç sosyolojik muhayyile (imgelem) olusturmak için leksiyografik verilere dikkat çekerek sosyolengüistik bir tarz denemektir.
Sözlükler toplumdaki duygu, düsünce ve deneyimlerin dildeki izdüsümlerini göstermektedir. Bu çalisma ayrica göç sözcügünün göç kavramina evrilmesinin tarihi bir öyküsüdür. Çünkü, gündelik dil ile bilimsel dil arasindaki iliski farkli görünümleri ile kendini gündelik hayata bilgi sosyolojisi ve sosyolengüistik olarak yansitmaktadir.
Bu çalismanin göç tanimi vermek ve göç sözlügü olma amaci yoktur. Sonuç kisminda, sadece, kisa bir kavram siniflandirma taslagi olusturulmustur. Zihin ve duygu dünyamizdaki göç tahayyülü tarihi ve güncel göçlerle bulusmaya yazgili gözüküyor. Farkli bir sosyoloji patikasinda iddiali olmayan birkaç adim atmak için bu çalismada dil ile sosyolojinin socio-historique yoldasligina öykünülmüstür. |
| Kentsel Mültecilerin Adaptasyon ve Uyum Süreçlerine Yeni Bir Bakis Açisi: Kapsayici Kent Insasi Amaçli Sosyal Inovasyon Modeli | Author : Yayina Hazirlayan: Olgu Karan | Abstract | Full Text | Abstract :2012 yilindan itibaren Suriye’den gelen kitlesel göç sebebiyle Türkiye geçis ülkesi niteligini degistirerek dünyadaki en kalabalik ev sahibi ülke haline gelmistir. Fakat bu büyüklükteki bir göç için yasal, yönetsel ve toplumsal olarak hazirliksiz yakalanilmistir. Halbuki hem mültecilerin haklarinin gözetilebilmesi için hem de yerel nüfusla kentsel yasamda uyumlu bir gelecegin yaratilabilmesi için, gittikçe kalici hale gelen bu göçmen nüfusun toplumsal uyum süreçlerinin planli biçimde yönetilmesi kaçinilmaz bir zorunluluktur. Bu sürecin yönetilebilmesi için yerel dinamiklerin kesfedilmesi ve yasal/yönetsel çerçevede yerel yönetimlerin etkin hale getirilmesi hayati derecede önemli bir husustur.
Bu proje öncelikli olarak “kapsayici bir toplum olma” yönünde göçmenler ve yerel toplum arasindaki adaptasyon ve uyum süreçlerinin hâlihazirda nasil olustugu ve gelistiginin çok boyutlu, çok ölçekli ve çok mekânli kesfedici bir arastirmaya dayali analiz etmistir. Söz konusu hedefe yönelik, ülkemize özgü bir kavramsal çerçeve ve bu çerçeveyi operasyonel hale getirmek üzere bir “sosyal inovasyon deneyi” gerçeklestirilmistir. Adaptasyon ve uyum süreçlerinin karsilikli deneyimlenmesi amaci ile örnek kentler olarak seçilen Hatay, Izmir ve Istanbul’da alt çalisma bölgelerindeki Suriyeli Göçmenler ve Yerel Topluluklar arasindan seçilecek alt temsil grubu ile “yasayan laboratuvar-living lab” yöntemi ile her üç kent için “sosyal inovasyon deneyi” gerçeklestirilmistir. Söz konusu deneyler;
i) kentsel mekânda fiziksel olarak belirli bir süre için insa edilerek yerel toplum ve göçmen etkilesiminin analiz edilmesi,
ii) web tabanli ve akilli mobil cihaz uyumlu platform üzerinden sanal ortamda (virtual space) yerel toplum ve göçmen etkilesiminin analiz edilmesini kapsamaktadir.
Proje kapsaminda gerçeklestirilmis olan “yasayan laboratuvar” deneyinin önemli hedeflerinden birisi, göçmenler ve yerel toplum arasindaki adaptasyon ve uyum süreçlerinde hangi parametrelerin hangi tür mekânda (fiziksel veya sanal) ve hangi boyutlarda var olabildigi veya olamadiginin test edilebilmesidir. Söz konusu kesfedici analiz, yasayan laboratuvar deneyi ve üç ilde yapilan kapsamli çalismalar sonunda elde edilen bulgular, ülkemize özgü boyutlari da içerecek biçimde literatür ve uygulamalarda “kapsayici kent indeksi” olusturmayi hedeflemekte ve söz konusu indeksin mekânsal ve çok boyutsal dagiliminin analizi araciligi ile “politika ve strateji yol haritasi”ni üretebilmeyi hedeflemektedir.
Proje toplamda 28 ay sürmüs olup, üç farkli alt proje yine üç farkli ekiple yürütülmüstür. Söz konusu proje ekipleri farkli disiplinlerden olusturulmus olup; planlama, cografya, sosyoloji, psikoloji, siyaset bilimi ve kamu yönetimi, ekonomi, bilgi ve iletisim teknolojileri ve hukuk alanlarini kapsamaktadir. |
|
|