Bir Göç Toplumu Olarak Almanya’da Islam Din Egitimi Habermas’in Postsekülerist Entegrasyon Çözümü | Author : Kemal Inal | Abstract | Full Text | Abstract :Almanya, uzunca bir süre bir “göç toplumu” oldugunu kabul etmedi. Ancak yakin zamanda göçmen isçilerin “misafir” statüsünden “kalici” bir konuma evrildigini ve toplumun fiili olarak çokkültürlü bir göç toplumu haline geldigini kabul etmek zorunda kaldi. Haliyle entegrasyon çalismalarina basladi. Bunun için egitim basta olmak üzere, kurumlar yeniden yapilandirildi, din egitimi konusunda yeni bir yaklasim gelistirilmeye çalisildi.
Bu yeni yaklasim aslinda Habermas’in teorik olarak gelistirdigi demokratik entegrasyon modeline (inclusion) oldukça yakindir. Bu modelinde Habermas, dinden postseküler toplumda demokratik sistemi güçlendirmek için nasil yararlanilabilecegini sorguladi ve bu baglamda dini sezgilerin seküler dile tercüme edilmesini talep etti. Almanya’da Islam’in sisteme entegrasyonunda egitim baglaminda fiili olarak yapilan sey tam da bu tercüme eylemidir. Almanya’da üçüncü büyük din haline gelen Islam, göçmen nüfusun kimlik bilesenleri içinde en öne
çikan unsur olmasi hasebiyle, yaratilan bir talep sonucu olarak, resmi müfredatlarda bir ögretim konusu oldu. Dolayisiyla Almanya, göçmenlerin dinini (Islam) dislamak yerine sistemin içine alarak yeni bir entegrasyon modeli gelistirmeye çalismaktadir. Bu makalede bunun teorik arka planinda yatan Habermas’in yaklasimi tanitilmakta ve bu yaklasimla paralel giden Alman pedagojik pratiginin, didaktik olarak Islam din dersi kitaplarinda nasil bir görünüm sergiledigi tercüme eylemiyle gösterilmektedir. |
| Iliskisel Sosyoloji Baglaminda Kahramanmaras Depremleri - Göç - Göçmetre | Author : Alp Aslan | Abstract | Full Text | Abstract :Göç, nedeni ne olursa olsun insanlarin devletler arasinda veya bir devlet içinde süreye ve kapsamina bakilmaksizin yer degistirdigi nüfus hareketlerini inceleyen bir sosyal bilimler kavramidir. Her ne kadar net bir göçmen tanimi bulunmamakla beraber bu kavrama mülteciler, siginmacilar, yer degistirmis kisiler, yerinden edilmis çikarilmis kisiler, refah göçmenleri, afete ve felakete ugrayanlar bu kapsamdadir. Göç hareketleri insanlik tarihi ile özdeslesmis toplumsal, ekonomik, siyasal, kültürel ve cografi nedenlere dayanan bir olgudur. Göç, bireylerin ya da gruplarin içinde bulunduklari fiziki ve siyasi sinirlarin ötesine geçmek, yeni yerlesim yerlerine varmak,
toplumlarini tasimak ya da yeni toplumlara uyum saglamaya dönük yolculuk hareketlerini kapsar. Göç hareketleri literatürde genel olarak göç etme biçimlerine göre ele alinmakta, iç göç - dis göç, zorunlu göç - istege bagli göç vb. sekillerde incelenmektedir. Bu genel yaklasim göç kavramini, kendisini ortaya çikaran etkenleri kavramlastirmaya odaklanmaktadir. Oysa ki günümüzde göç olgusunun aldigi çok boyutlu anlam itibariyle kavramlarin ortaya çiktigi etkenlere odakli olmaktan ziyade kanaatimizce sonuçlara odakli kavramlastirma yoluna gitmek daha dogru bir yaklasim olabilecektir. Bu amaçla kriminalistik bakis açisi ile bizi faile götürecek olan bulgulari dogru yöntemlerle saptadigimiz takdirde nasil bir hakim dogru hüküm kurabilecek ise göç olgusunda da benzer sekilde dogru yöntemler ile elde edecegimiz bulgular göç ilgili tüm paydaslari dogru çözüme ulastirabilecektir. |
| Göçmenler, Demokratik Yurttaslik ve Insan Haklari | Author : Onur Bilginer | Abstract | Full Text | Abstract :Bu çalisma, sosyal ve siyasal kuramin isiginda, farkli türden esitsizliklerin kesistigi dar bir alanda sikisip kalan ve orada var olma mücadelesi veren göçmenlerin- ama özellikle de zorunlu göç edenlerin- yurttas ve insan haklariyla kurdugu iliskiyi degerlendirmeyi amaçlamaktadir. Bu yazinin temel sorusu, “yurttas” olamayan göçmenlerin “insan” olarak nasil bir hayat sürdügüdür. Fakat burada yurttasligin kimlere hangi kosullarda verilmesi gerektigi gibi uzun ve kapsamli bir tartismaya girmek yerine, iki meseleye odaklanilacaktir. Ilki, göçmenlerin çesitli sebeplerle mahrum birakildigi yurttasligin idealde ne anlamana geldigidir. Bunun için Jean-Jacques Rousseau’nun siyasal
felsefesine (Insanlar Arasindaki Esitsizligin Kaynagi ve Toplumsal Sözlesme isimli eserlerine) basvurulacak ve siyasal katilimin insanin varolusundaki yeri ve önemini sorgulanacaktir. Ikinci meseleyse, “yurttas” ve “insan” kategorilerinin karsilikli iliskisi ve insan haklarinin egemen iktidar açisindan tasidigi siyasal fonksiyondur. Bu kisimda, Hannah Arendt, Giorgio Agamben ve Jacques Rancière’in yazilarina ve aralarindaki fikir ayriliklarina göndermelerle, yurttas ve insan haklarinin örtüsüp örtüsmedigi tartisilacaktir. Bunu yaparken, Arendt’in “ya yurttas haklari insan haklaridir ya da insan haklari yurttas haklari” ifadesi üzerinde özellikle durulacaktir. Zira Arendt hakliysa ve insan haklari yurttas olmayanlara verilen haklar ise, kamusal alandan ziyade özel alana iliskin olmalidir. Bu durumda, insan haklari hiçbir siyasal anlam tasimaz. Yok, eger insan haklari zaten anayasal haklara sahip olan yurttaslara veriliyorsa, bu sefer de bir totolojiden ibaret olur. |
| “What do you want to know?” Feminist reflections on interviewing migrant women selling sex in Istanbul | Author : Emel Coskun | Abstract | Full Text | Abstract :This paper is a critical reflective analysis of the methodological and ethical issues I confronted during my fieldwork with Ugandan migrant women involved in selling sex in Istanbul. Conducting a research with such a fragile group, especially with migrant women in a dynamic and sensitive environment involves in different methodological and ethical challenges. Based on semi-structured in-depth interviews, informal conversations and observations, the research was focused on the relationships around commercial sex industry in Ugandan
community. The researcher’s position, access to participants through gatekeepers, the hierarchy between the researcher and ‘the researched’ in interviewing women and the data analysis process will be discussed in the light of feminist discussions on methodological approaches. It is argued that being aware of the asymmetric power relations and seeking the possibilities of non-hierarchical relationships in the research processes is an important approach that the feminist methodology offers to researchers.
|
| Göçmen ve Mülteci Kadinlar | Author : Müzeyyen Yilmaz | Abstract | Full Text | Abstract :Baglam Yayinlarindan 2022 yilinda yayimlanan Göçmen ve Mülteci Kadinlar: Türkiye’de Arastirma, Politika ve Uygulamada Toplumsal Cinsiyet Farkindaligi baslikli kitap, 2020 yilinda Ingilizce basilan kitabin güncellenmis Türkçe çevirisidir. Bu çalisma, politik bir özne olarak göçmen kadinlarin deneyimlerini farkli boyutlariyla ve toplumsal cinsiyet perspektifinden inceleyen dokuz makaleden olusuyor. Türkiye’deki farkli göçmen kadin gruplarini merkezine alan kitap, göçmenlik ve toplumsal cinsiyetin kesisiminde farkli zamanlarda farkli ülkelerden göç eden kadinlarin deneyimlerini farkli boyutlariyla aktarmasi ve mevcut politikalar isiginda tartismasi açisindan önemli bir kaynak olarak degerlendirilebilir. Kitap odaklandigi temalar açisindan üç ana kisimdan olusuyor. 1. Kisim, konu ile ilgili yapilan arastirmalarin tarihsel, tematik degerlendirmesi; 2. Kisim, sosyal politikalar, karar yapicilar, göçmen kadinlarin kirilganliklarini sekillendiren yapisal, kurumsal faktörler; 3. Kisim, ampirik arastirma bulgularina dayanan deneyimler ve stratejiler içeriyor. |
| Bosluklar: Avrupa ve Ötesinde Göçmen Geri Dönüsleri ve Geri Kabul Politikalari Arastirmalarinin Merkezsizlestirmesi Projesi GAPs: De-centring the Study of Migrant Returns and Readmission Policies in Europe and Beyond Project | Author : N. Ela Gökalp-Aras | Abstract | Full Text | Abstract :GAPs: De-centring the Study of Migrant Returns and Readmission Policies in Europe and Beyond Project is a comprehensive, transnational and interdisciplinary research project focusing on the drivers of return policies,ninternational cooperation on returns and the experiences of migrants in the process. The Project examines the disconnects between expectations of return policies and their actual outcomes by de-centring the dominant, one-sided understanding of “return policymaking”. The Project is financed by the European Union through the Horizon Programme and brings together 17 organisations from 14 countries. |
|
|